Bazen bir şeyin yanlış olduğunu bilirsin ve devam edersin. Sonunda seni üzeceğini bilsen de inadına devam edersin. Sonucun kötü biteceğini bilirsin, yine de hız kesmeden devam edersin. Vicdanın bir yandan bağırır, zihnin bir yandan hiç susmadan konuşur, duyguların seni oradan oraya sürükler. Her ne yapıyorsan yapmaya devam edersin.
Sonra olacağını bildiğin olur, seni sürükleyen duyguların peşinde duvara toslarsın. Pişmanlık, acı, kaybetmek, tükenmek bir yana, yaşadıklarını yaparken sende kalan, o anda iyi gelenler bir yanda...
Kitlenir kalırsın yalnızlığında... Kendi cezanı kesmek ister gibi, cezadır aslında... Belki yasak bir ilişki, belki işinde yapmak gereken bir şey, belki daha başka bir şey... Yaparken, yaşarken duygularındı seni sürükleyen... bizi bu duruma düşürenler duygularımızdan başkası değil... Ve derler ki mantıklı ol, akıllı ol, duygularına kapılma...
Doğru ya da yanlış demeyeceğim sana... Ben, duygularının peşinden gidenim. Sen, ben doğrularımızla, yanlışlarımızla, günahlarımızla, unutamadıklarımız, gurur duyduklarımızla bir bütünüz. Hepsi kabulüm. Sen karşıma çıktığında da kabulüm, kendimle kaldığımda da kabulüm. Senin için de benim için de...