BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Kimi gün bir türkü, kimi gün şiirlerle Kitaplarla daha çok, giderek kitaplarla.
Sayfa 119 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okuyor
İmparatorluğun son dönemde geçirdiği dönüşüm neticesinde medeniyetçilik, Tanzimat devrinin ideolojisi olarak öne çıktı. “Medeniyet, temeddün, ünsiyet, menûsiyet, teennüs” gibi terimlerle karşılanıyor, Reşid Paşa'dan Sultan Abdülaziz'e, hep onun tarifi yapılmaya çalışılıyordu. Ve ilk seküler kutsallık halesini kuşanmak da, bu kavrama
Sayfa 115Kitabı okudu
Kimi gün bir türkü, kimi gün şiirlerle Kitaplarla daha çok, giderek kitaplarla
Sayfa 119 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Bana sorular öğreten dost Bir de sen bulmadıkça doğrular yarımdır diyen... Kimi gün bir türkü, kimi gün şiirlerle Kitaplarla daha çok, giderek kitaplarla Sabırlı, içten, yalın
Sayfa 119Kitabı okudu
TV karşısında geçirilen uzun saatler insanın bedenini tembelleştirir,gönlünü yorar,aklını ve dilini geveze haline getirir ve ruhunu giderek çoraklaştırır.Güzel kitaplarla geçirilen zaman insanın ruhunu canlandırır,bedenini dinlendirir,zekasını kibarlaştırır ve gönlünü güzelleştirir.
_Tanrıları, tıpkı insanlar gibi sevgi ve nefretle harekete geçen, armağan ve kurbanlarla etkilenen duygulu ve zeki varlıklar diye biliriz. İşte, dinin kökeni budur. Dolayısıyla, puta tapıcılığın ya da çoktanrıcılığın da kökeni budur. Tanrısal varlıkları yetkinliğin en son sınırlarına değin yücelte yücelte, sonunda birlik ve sonsuzluk, yalınlık ve
_Marki de Sade, kendisinden başka benzeri olmayan biridir. Hayatından ibaret bu acı deneyin en belirgin çizgisi, başkalarıyla arasında hiçbir bağ kurmamış olmasıdır. Sade, doğuştan hükümlü olduğu yalnızlığına öyle keskin, öyle aşırı erotik oyunlar doldurmuştur ki, suç ortakları bile ona karşı olmuşlardır. Kendine karşı bölünmüştü ve herkese
Bizim çocukluğumuzda nineler, teyzeler, halalar masallar anlatırlardı. Hiç görmediğimiz yerlerin hayalini kurmayı o masallar öğretti bize. Sonra kitaplarla sürdü bu öğrenme. Aslında olan şuydu; sözler, yazılar bir resim çiziyordu. Bir çöl resmi, dağ resmi, deniz diplerinin resmi, büyük kentlerin, ışıklı caddelerin resmi, buralarda çırpınıp duran kadınların erkeklerin resimleri... Harita okumayı, şiirler yazmayı, yazılan kitapların, masalların içinde gezmeyi böyle böyle ezber ettim. Sonra teknoloji öyle bir yere geldi ki, dünyanın bütün kentleri, hayatları, çölleri, dağları, insanları, avuçlarımızın içine sığdı. Artık hayal kurmuyorsunuz. Fotoğraftan bir gerçeğe bakarak her yeri, her şeyi biliyorsunuz! Aslında bu imkân bizi hiç düşünmediğimiz bir yabancılaşmanın da tam ortasına bırakıyor. İçinde yaşamadan tuhaf bir yalnızlıkla kuşatılıyoruz. Bu, giderek bizi bir korkunun içine atıyor. Bilmediğimiz hayatları yaşamadan tüketiyoruz.
Kitaplarla hayat daha iyi anlaşılabilir, derdin sık sık; okuma sayesinde duyguları derinlemesine kavrayabilirsin. İsyan ettiğim bu muydu? Senin olayları anladığımı iddia edişin mi? Yoksa hayallerimin dünyasını tanıdık bir biçimde her gün çiğneyip duran ölümsüz kişilere rağmen daha bilge bir insan olacağıma giderek daha huzursuzlaşmam mı?Duyguların derinliğini kavrayacağıma sadece yapaylığı algılamam mı?
Sayfa 21 - Can YayınlarıKitabı okudu
Kimi gün bir türkü, kimi gün şiirlerle Kitaplarla daha çok, giderek kitaplarla Sabırlı, içten, yalın Örnekler çıkarıp adım adım Küçücük bir kentin kapalı hayatından Bana dünyaları gösteren dost..…
Kimi gün bir türkü, kimi gün şiirlerle Kitaplarla daha çok, giderek kitaplarla...
Sayfa 119Kitabı okudu
IV Bana sorular öğreten dost Bir de sen bulmadıkça doğrular yarımdır diyen... Kimi gün bir türkü, kimi gün şiirlerle Kitaplarla daha çok, giderek kitaplarla Sabırlı, içten, yalın Örnekler çıkarıp adım adım Küçücük bir kentin kapalı hayatından Bana dünyaları gösteren dost...
Sayfa 119Kitabı okudu
TV karşısında geçirilen uzun saatler insanın bedenini tembelleştirir, gönlünü yorar, aklını ve dilini geveze haline getirir ve ruhunu giderek çoraklaştırır. Güzel kitaplarla geçirilen zaman insanın ruhunu canlandırır, bedenini dinlendirir, zekâsını kibarlaştırır ve gönlünü güzelleştirir.
Sayfa 159
Bana sorular öğreten dost Bir de sen bulmadıkça doğrular yarımdır diyen.. Kimi gün bir türkü, kimi gün şiirlerle Kitaplarla daha çok, giderek kitaplarla Sabırlı, içten,yalın Örnekler çıkarıp adım adım Küçücük bir kentin kapalı hayatından Bana dünyaları gösteren dost.. Telâşını taşıyorum yıllardır Konuşurken birbirine vurduğun parmaklarının Ve içine yüreğini koyup koyup Ak güvercinler gibi ağzından uçurduğun O büyülü, sıcak, doğru sözlerinin.. Sesini çoğaltıyorum sesler içinde Bir tutku gibi geciktikçe büyüyen İnancının onurunu taşıyorum yıllardır.
Sayfa 129 - Kırmızı Kedi Yayınevi / 24. Basım
Resim