Sayı, hakikati olan bir dava ve Allah’ın varlıktaki sırlarından biridir.
*
Yakub Çerhi Hazretleri anlatıyor: Mevlâna Tacüddin’in sohbetine can attım. Buhara’da bir meczub vardı. Ona güvenim yerindeydi. Yolda bu meczubu bir kenarda oturur gördüm. Ona sordum: “Gideyim mi, gitmeyeyim mi?”... Cevab verdi: “Hiç durma git, tez git!”... Ve oturduğu yerde, toprağın üstüne bir takım çizgiler çekti. Kendi kendime düşündüm: Bu çizgileri sayayım, eğer tek çıkarsa gitmem gerektiğine işaret olsun... Saydım; tek... Hoca Hazretlerine varıp eteklerine yapıştım. Bana “Vukuf-u adedîyi; zikirde sayı bilgisi”ni telkin ettiler ve “elinden geldiği kadar zikirde tek sayıya dikkat et!” buyurdular ve yolda meczubun çektiği çizgilerin tek oluşuna işaret ettiler.
*
Yakub Çerhî Hazretleri anlatıyor: Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, silsilelerini Abdülhâlik Gücdevani’ye kadar gösterdiler ve bu fakiri zikirde VUKUF-U ADEDÎ, sayı bilgisine davet ettiler. Ve buyurdular ki: LEDÜN İLMİ, işte, Hızır’ın Abdülhâlik Gücdevanî Hazretleri’ne talim ettiği bilgi budur.
*
Hacegân silsilesinin Abdülhâlik Gücdevanî Hazretleri’nden sonra ana ölçü hâline gelmiş onbir düsturundan biri, VUKUF-U ADEDÎ: Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, kalbî zikirde sayıya dikkat ve riayetin dağınık “havâtır”ı toplayıp sildiğine işaret etmiştir. Bu, mücerret sayı saymak değil, sayı çerçevesinde kalbî zikri derinleştirmektir; her nefeste tek rakamla biten, Allah ismi zikri... “Dava, kemmiyette değil, keyfiyette çok zikirdir”; yâni huzur ve şuurlu çok zikir. Kemiyet ne kadar fazla olursa olsun, eseri has olmayınca boşuna yorgunluktur.
Temmuz 2012, ŞİMDİ VE ARKADA KALAN, VUKUF-U ADEDİ, İbda Yay.