Onun sandığına göre aşk, şimşek parıltılıları ve gök gürültüleri ile kendini birdenbire gösterir, göklerden düşüp hayatı alt üst eden, iradelerimizi yaprak gibi söken, bütün kalbi uçuruma sürükleyen bir kasırgaya benzerdi.
Emma’ya öyle geliyordu ki, ancak bir toprağa mahsus ve başka yerde tutamayan fidanlar gibi, saadet yetiştirmek de dünyada yalnız bazı memleketlere vergidir.
Bilmem size de hiç oldu mu? Bazen insan bir kitapta kendisinin de aklından geçmiş bir fikre, ta derinden hatıra gelen silinmiş bir hayale rast gelir ki bu, en ince hissinizi anlatıyor sanırsınız.