Ruh, günahlar evinde ikamet eden bir gölgeden mi ibaretti? Yoksa Giordano Bruno'nun dediği gibi, aslında beden mi ruhun içindeydi? Ruhun bedenden ayrılması bir muammaydı, tıpkı bedenin ruhla birleşmesinin bir muamma oluşu gibi.
Ruh ve beden, beden ve ruh; ne büyük gizemdi. Ruhumuzun hayvani, bedenimizinse ruhani bir tarafı vardı. Duyularımız keskinleşirken zihnimiz körelebiliyordu. Bedensel dürtülerin nerede ölüp ruhani dürtülerin nerede başladığını kim bilebilirdi ki? Vasat psikologların keyfi tanımlamaları ne kadar yüzeyseldi. Diğer yandan farklı ekollerinin ileri sürdükleri arasında bir seçim yapmak ne kadar zordu. Ruh, günahlar evinde ikamet eden bir gölgeden mi ibaretti? Yoksa Giordano Bruno'nun dediği gibi, aslında beden mi ruhun içindeydi? Ruhun bedenden ayrılması bir muammaydı, tıpkı bedenin ruhla birleşmesinin bir muamma oluşu gibi.
"Akordu güzel yapıldığında harika sesler çıkarır insan. İyi akort edilmediğindeyse uyumsuz ve karmaşık bir gürültü... İnsan birbirine uydurması zor pek çok telden oluşur. Mandalları ha bire kayar. "
Tanrı ,iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar.
-Giordano Bruno
"Zaferin elde edilebilir olduğunu düşünerek
mertçe savaştım. Ne yazık ki zihnimin gücü bedenimden esirgendi.Fakat inanıyorum ki gelecek nesiller gerçek uğruna savaşmayı tüm yaşam zevklerinden üstün tutacaklardır."
Ancak ortaçağın "resmi" bitişinden 108 yıl sonra Roma'da, Campo dei Fiori'de Giordano Bruno'nun yakıldığını ve Galileo'nun mahkeme tarihinin de 1633 yani modem çağ başladıktan 141 yıl sonra olduğunu hatırlamak gerekir.
Ruh, günahlar evinde ikamet eden bir gölgeden mi ibaretti? Yoksa Giordano Bruno'nun dediği gibi, aslında beden mi ruhun içindeydi? Ruhun bedenden ayrılması bir muammaydı, tıpkı bedenin ruhla birleşmesinin bir muamma oluşu gibi.