GAZETENİN BİR HAFTASI: KÜBİTEM için tutulan daire Devlet gazetesinin en lüks bürolarından birisi idi. Apartmanın girişi Bayındır sokaktandı ama salonu Meşrutiyet caddesine bakardı. Üç oda ve bir salondan oluşan büronun bir odası sırf Dündar Taşer'e tahsis edilmişti. Dündar Taşer misafirlerini burada karşılar görüşür, sohbetlerini burada
şubat - 30.bölüm giriş sahnesi (arif ve aslan erkin)
arif: bu dünyada aşktan daha fazla kötüye kullanılan bir kelime daha var: adalet. okullar okudum, ölmek pahasına sağlamaya çalıştım, hayatım boyunca onun en kıymetli şey olduğuna inandım. iyi bir insan olmaktan daha zordur adil olmak. ama şimdi öyle bir yere geldim ki; kim suçlu kim masum, kim adil kim zalim, kim doğru kim yanlış bilmiyorum. hiç bilmiyorum. hüküm vermem mümkün değil. adalet eğer bir şeyi ait olduğu yere koymaksa, önce o ait olduğu yeri bulmak gerekirmiş onu anladım. suçun ve yasanın olduğu yerde adalet olmazmış, onu anladım. gerçek adaletin ortamı adaletsizlikmiş, onu anladım. artık bütünüyle kuşkudayım. arslan: işte bir insan böyle kötü olur. önce kuşkuya düşer, kafası karışır. mesela biri çıkar karşısına, hayatını feda edebileceğini düşündüğü biri, bir kadın. mutlu olabileceğine inanır. ah, ne büyük bir yanılgı. insan mutlu olmaz. mutluluğun peşinden koşmak beyhudedir. bunu anladığı anda da yıkmak ister. arif: bazıları yıkmak ister, bazıları ise hesaplaşır ve devam eder. arslan: ben devam etmedim, ben yıkanlardan oldum. yıkmak istedim, her şeyi. onu kaybettiğimde bütün dünya yerin dibine batsın istedim ve bir şey yaptım. bir tek şey. arif: on yedi çocuğun ölümüne mal olan bir tek şey. arslan: ama bak buradayım. adaleti ben sağlıyorum. arif: sen adaletsen ben o adaleti reddediyorum.
Reklam
şubat - 29.bölüm giriş sahnesi (tayfa)
kenan: okula giderken… ben de okula gitmiştim, 8.4'ten evvel. işte okula giderken, 3. sınıfta öğretmen hayat bilgisi yazılısında yaprağın görevi nedir diye sormuştu. çimen: sen ne cevap vermiştin? kenan: dalından düşmemektir demiştim. hayvan: vay be! yaprağın görevi daldan düşmemektir. kenan: sıfırı çakmıştı hoca. zımba: ne biçim
Kat'în banyosunda temiz havlu bulunduğundan emin olduktan sonra ona rahatına bakmasını, her ne is- terse sormaya gerek duymadan alabileceğini söyledim. Dürüst olmak gerekirse sormasını da istemiyordum zaten. Ona televizyon kumandasını nasıl kullanacağını anlattım çünkü biraz karmaşıktı. Eğer e-postalarına filan bakmak isterse çalışma odamdaki
Sayfa 17
Lacivert gece, kırık bina, Galatasaray, şükrü ve kitaplar
Akşam oluyor, açık balkon kapısından odaya giren soğuk hava kollarıma çarpıyor. Hoşuma gitti bu durum. Sanki soğuk havaya kafa tutmuşum. Esersen es bak üşümüyorum işte. Bu aralar kafa tuttuğum olaylar artıyor. Yaşama inat ediyorum sanki. Hayır böyle yasanilmaz bak böyle de yapabilirim. Kadere karşı gelmek gibi... Ben istedim bunları oysa ki. Ama
sen hiç vatansamaz mısın varsamaz mısın sen hiçonursamaz mısın çoksamaz mısın sen hiç utanmaz mısın arlanmaz mısın hele bir döndür başını da şu gidişe bak hele bir döndür başını da şu düzene bak hele bir döndür başını da şu haline bak bak işte görüyor musun diyemiyorum dilimin ucunadek geliyor diyemiyorum köleliğin karşılığını buldum sözlükte toplumculuk ne demekmiş biliyor musun biri yer biri bakar biliyor musun apartıman bundan çıkar biliyor musun ondan sonra kulismulis kilitmilit mapusâne ondan sonra allahmallah yalandolan kaşkariko kimden aldın bu şapkayı başına ne tutarsın bu şapkayı başında neden yere çalmıyorsun bu şapkayı başına yere neden bu başı şapkayına bak işte görüyor musun diyemiyorum dilimin ucunadek geliyor diyemiyorum
Reklam
836 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.