Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gizem Kunt

Gizem Kunt
@gisemaydin
Endüstri Mühendisi
Yüksek Lisans
Çanakkale
7 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
“…yenilikler egoyu korkutuyor, bu yüzden de eleştirmeye başlıyor; zihnini devreye sokup kıyaslamalar yaparak seni bildiklerinin güvenli bölgesine çekmeye, böylece kendini rahatlatmaya çalışıyor.”
Sayfa 45
Reklam
“Düşmanınızı anlamak, onunla savaşmaktan daha büyük bir karakter gücü gerektirir.” -Sebastien Provost
Sayfa 1
“Ne meşe büyür ne de selvi, bir diğerinin gölgesinde”.
Sayfa 25

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Sizin Shakespeare ne diyor Kleopatra için: ‘O en çok doyurduğu zaman acıktırır insanı.’ “
Sayfa 170
“Çang, ‘Elmasın sayısız yüzü vardır’, dedi. ‘Bu nedenle, birçok farklı dinin ılımlı biçimde doğru olmaları mümkündür.’ “
Sayfa 101
Reklam
“Yaşamının ilk çeyrek yüzyılı hiç kuşkusuz, birçok şeyleri yapamayacak kadar genç olmanın gölgesi altında geçmiştir; son çeyreğin ise, birçok şeyleri yapamayacak kadar yaşlı olmanın daha bile karanlık gölgesi altında geçecektir. Bu iki gölge arasındaki dönemi aydınlatan güneş ne kadar cılızdır!”
Sayfa 140
“ Kötülüğün ikinci kaynağı, kişinin bencilliğini tehdit edildiğini hissetmesidir. Katiller, suçlular, psikopatlar, yüksek özsaygıya sahip kimselerdir. Bu kişilerin kendileri hakkında sahip oldukları olumlu benlik imgesi sorgulandığında saldırganlık ortaya çıkabilir. Şiddete en çok eğilimli insanlar ego tehditlerine en duyarlı insanlardır, özellikle de kendi değerleri hakkında şişmiş, fazlasıyla “uçmuş” kanaatlere sahip olanlardır. Çoğu zaman şiddet, ego tehdidinin kaynağına yönelir, onu susturmak, yıldırmak, cezalandırmak ister.”
Sayfa 64
“Ne kadar çok insanla temas halinde olursak her birine vereceğimiz dikkat o ölçüde azalır”
Sayfa 20
“… Araba kullanmak yürümenin yerini almış bulunuyor. Yürüyerek kolayca gidebileceğimiz yerlere bile arabayla gitmeyi yeğliyoruz. Hız yapmak bize zaman kazandırmıyor.Hızla birlikte daha uzak mesafelere gidiyor ve zamanımızın çoğunu yine yollarda harcıyoruz. Hız, mimariyi de değiştiriyor: Artık “revnaklı şehirler”e, durup temaşa edeceğimiz süslemeli, oymalı binaları ihtiyaç yok. Hızlanan sürücünün gözü tarafından daha kolay algılanacak beton ve cam karışımı binalar şehirlerin yeni tarzını oluşturuyor.”
Sayfa 18
“Her ne yeteneğin varsa kullan. Sadece en iyi şakıyan kuşlar ötseydi ormanlar çok sessiz olurdu.” Henry Van Dyke
Sayfa 185
Reklam
John Hopkins Üniversitesi’nde yürütülen bir başka çalışmada, 1.100 öğrenci elli yıl boyunca izlenmiştir ve kanser oranlarının katılımcının ebeveynlerinden birine duyduğu uzaklık derecesi ile yakından ilişkili olduğu bulunmuştur.
Sayfa 89
...aslında çocuklarımızdan sorumlu olmak yerine çocuklarımıza KARŞI sorumluyuz.
Sayfa 25
Kahramanlar ve Halk
Devletin güçlülüğünü ya da zayıflığını, toplumun ilerlemesini veya gerilemesini sadece devleti yönetenletin yetenekli olup olmamasına bağlayamayız. Devleti idare edenler -iyi ya da kötü, kahraman ya da zalim- o toplumun içinden çıkmaktadırlar ve toplumun çoğunluğu nasılsa onlar da öyledirler. Yani bir toplum nasılsa, onu idare edenler de onun gibidir. ‘Her halk layık olduğu şekilde yönetilir.’
Sayfa 63
Beynin dikkati muhafaza etmeyi sağlayan retiküler oluşum gibi bazı bölgeleri çok daha sonra olgunlaşır. Bu bölgenin tam olarak miyelinleşmesi buluğ çağından önce olmaz. Hatta daha sonra bile olabilir. Uygulayıcı düşünme ve muhakemeden sorumlu olan beynin ön (frontal) lobları yetişkinlik döneminden önce tam olarak olgunlaşmazlar (aklına estiğini yapan ergenlerin ana babalarının saçını neden beyazlattığı anlaşıldı).
Sayfa 342
Ama ben kendimi tanıyorum. Tek tepkimin hislerimi bastırmak olacağını, sonunda bir kanserin beni yiyip tüketeceğini biliyorum. Çünkü çoğu hastalığa bastırılmış duyguların yol açtığına inanıyorum.
Sayfa 33
“Çocuklarımızdan iyi insanlar olmalarını bekliyoruz, ancak bu “itaat etme” anlamında değil diğer insanları empatiyle ve yüce gönüllülükle anlayabilme anlamında iyi olmaktır.”
Sayfa 137
Reklam
ERKEN BEYİN İMPLANTI Jose Delgado İspanyol bilim adamı Dr. Jose Delgado, radyo dalgalarıyla uzaktan kontrol edilebilen bir beyin implantı icat etti. İnsan ve hayvan davranışlarının bir tuşa basarak kontrol edilebileceğini buldu. 1964 yılında gerçekleştirilen ünlü deneyinde Jose Delgado bir boğanın karşısına geçti ve beynine yerleştirdiği implantı aktive ederek üzerine koşan boğayı ayaklarının önünde durdurdu. Bir başka deneyde arkadaşına kabadayılık eden bir şempanzenin beynine bir aparat yerleştirdi ve kumandayı kurbanın kafesine koydu. Böylece kurban, kabadayının kötü davranışlarını “kapatabiliyordu”.
Sayfa 10
“Eylemleri yargılayamayız; yalnızca sebeplerini sorgulayabiliriz.”
Sayfa 93
Çok büyük işler başardığınızı sanırsınız ama aslında kimsenin hayatında büyük değişikliklere yol açmamışsınızdır.
Sayfa 85
Bir büyüteci ele alalım mesela. Yapılma amacı güneş ışıklarını bir noktaya toplamaktır. Binlerce güneş ışığının bir araya gelmesi odun, kağıt, saman, ot gibi şeyleri yakar; taşı, camı ve demiri kızdırır. Milletin içinden çıkan her büyük adam da büyüteç gibidir. Halkının en güçlü yönlerini bünyesinde toplayarak onların ruhunu tutuşturur.
Sayfa 67
Belirli bir bölgenin suç oranını araştıran bir çalışmadaki en önemli soru kaç tane polis karakolu olduğu değildi; on beş dakikalık yürüme mesafesinde kaç kişiyi tanıdığınızdı.
Sayfa 57
Kanadalı ekonomist John Helliwell güvenle mutluluk arasındaki ilişkiyi incelemişti. Sonuç olarak bu ikisinin ayrılmaz bir ikili olduğuna karar verdi: “Düzenli bir temelde bağlandığınız kişiye güven duymadığınız zaman kendinizi tam olarak bağlanmış da hissetmezsiniz. Bağlılık güveni besler; güven de bağlılığı arttırır. İki yönlü bu ilişkinin iki tarafı da çok önemlidir.”
Sayfa 57
Reklam
İsviçreliler içgüdüsel olarak kıskançlığın, mutluluğun önündeki en büyük engel olduğunu bilirler ve bunu kırmak için ellerinden ne geliyorsa yaparlar. Dieter birasından bir yudum aldıktan sonra “Tavrımız” diye devam etti, “ışığı doğrudan kendimize yansıtmamaktır; yoksa vurulma ihtimalimiz yükselir.”
Sayfa 48
Biz insanlar açısından son beş dakika çok önemlidir. Yapılan bir çalışmaya göre beş dakika önce kaldırımda bozuk para bulmuş birine mutlu olup olmadığını sorduğumuzda hayattan alınan zevk oranı, bozuk para bulmayanlara oranla çok daha yüksek çıkmaktadır.
Sayfa 26