_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin.
_Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur.
_Sağlıksız bir zihinle ne
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
ROMEO
Konuşuyor. Ey parlak melek, konuş yine!
Sen göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye;
Cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde,
Tıpkı ölümlülerin hayretle açılan gözlerine göründüğün gibi.
Tembel bulutlara binip uçarken o havanın kucağında,
Onu seyreden insanlar gibi hayranlıkla
Öylece bakıyorum ben sana.
JULİET
Ah, Romeo,
Gani Çavuş'un odasında oturuyoruz. Şubatın yirmi biri. Eşini görmediğim yaman bir tipi, sokakları süpürüyor. Derde, sıkıntıya ilişkin acıklı konuşmaların bini bir paraya. Bu sırada kapı açıldı, efendi kılıklı bir genç girdi içeri. Bir elinde ufak bir bavul var. Paltosunun yakalarını kaldırıp çengelliiğneyle tutturmuş. Bir elinde de, kapının
Anladım gidiyorsun daha öncekiler gibi
Hiç olmazsa son bir defa öp
Bu kadar zor mu seni sevdim bir zamanlar demek
Öyle zor ki yeniden sevmek
Yalnızlık eski bir ezber, ayrılık alışkanlık
Sensizlik bana dost bana eş
Bu kadar mağrur olma, inan sen olmasan bile
Hayat devam eder, doğar güneş
Susma veda ederken
Biraz gül, bir şey söyle giderken
Gitme, hemen gitme, kal
Biraz dur, daha erken
Susma veda ederken
Biraz gül, bir şey söyle giderken
Gitme, hemen gitme, kal
Biraz dur, daha erken
....
Yalnızlık eski bir ezber, ayrılık alışkanlık Sensizlik bana dost bana eş
Bu kadar mağrur olma, inan sen olmasan bile
Hayat devam eder, doğar güneş
Susma veda ederken
Biraz gül, bir şey söyle giderken
Gitme, hemen gitme, kal
Biraz dur, daha erken
"Ben gidiyorum."
Bu kez başka türlü söylemişti. Her zaman gözlerini kaçırırken bu sefer doğrudan yüzüne bakıyordu. Asıl söylemek istediği kelimeler dilinde değil, bakışlarında asılı duruyordu. Gördün, duydun. "Gitme kal" demeni bekliyordu. "Benimle kal."Duydun, duymazdan geldin. İçinden söyledi. Yüzünde çoğaldı