Yaşamımın şimdiye kadar olan bölümünden bana kalan boş,kuru bir kabuktu. Bu kabuk dağılsın,bir yaranın kabuğu gibi dökülüp gitsin, içinde olan neyse ortaya çıksın.
"İnan ki biliyorum
zor
sanki yarın hiç doğmayacak
sanki bugün
en zor günün olacak
sana söz, atlatacaksın
acın geçecek
hepsi geçer
eğer zaman tanır
izin verirsen geçmesine
o zaman izin ver
geçsin
yavaş yavaş
tutulmamış bir söz gibi
unut gitsin."
"Kino bu inci lanetli, O bizi mahvetmeden önce viz onu yok edelim. İki taş arasına koyup ezelim onu. Ya da atalım gitsin, ait olduğu yere, denize atalım. Lanetli vie inci bu Kino, lanetli !"
Bir gün düşündü gitsin kendini atsın Kâbe'nin eşiğine Çünkü tek onu biliyordu değer güvene
Ama bu bir dertti ki kurtulunmaz
Leylâ düşüncesinden alıkoyan çareye başvurulmaz Kurtulmak kurtulmamak olur hatta kurtulmamaktan beter Leyla'sız hayat Mecnun olmaktan beter
Bütün bu düşünceler onu Mecnun'a çevirdiğinden beri İster istemez gizli kalamıyor dışa vuruyordu hâli Zayıflamış iğne ipliğe dönmüş
Dünya işine ilgisi sönmüş
Ne iş ısmarlansa ne reddeder, ne kabul Ne savaşa katılır ne yağmada bulunur Oymak idaresine onda yok en ufak bir alâka Sâde tenhalıklarda dolaşıp durmada
Her gün neden bu kadar hunharca tarla işlerine devam ettiğimi şimdi bile bilmiyorum. Vücudum işe yaramaz olsa da sitem ederek, var gücümle, sert bir şekilde kendime acı çektirmek için duyduğum biraz hastalıklı bir hisle çapayı her vurduğumda "Geber! Geber gitsin! Geber! Geber gitsin!" diye inlediğim günler oldu.
Mauricio'nun da ikimiz için çalıştığımı görünce, iş aramaktan ve çalışmaktan başka çaresi olmayacak. Yani utanma duygusu varsa...
— Peki yoksa?
— Eğer yoksa... benim elime bakacak...
— Evet, piyano öğretmeninin kocası olarak!
— Öyle de olsa. Benim olacak, benim; bana ne kadar bağlı olursa, o kadar benim olur.
— Evet senin... tıpkı bir köpeğin olabileceği gibi. İşte buna bir erkeği satın almak denir.
— Bir erkek parasıyla beni satın almak istemedi mi? Peki ben bir kadın olarak, çalışarak bir erkeği satın almak istiyorsam, bunda tuhaf olan ne?
— Bütün bu söylediklerin kızım, eniştenin feminizm dediği şeye çok benziyor.
— Bilmiyorum, bilmek de hiç ilgilendirmiyor beni. Ama hala, size şunu söyleyeyim ki, beni satın alabilecek erkek doğmadı henüz. Beni ha? Beni ha? Beni satın almak?
Konuşmanın burasında hizmetçi kadın, Augusto'nun hanımefendiyi beklediğini haber verdi.
— O mu? Defolup gitsin! Onu görmek istemiyorum. Son sözümü söylediğimi bildir ona.
Siyahi insanlar Küçük Siyah Sambo'yu sevmiyor. Yak git- sin. Beyaz insanlar Tom Amca'nın Kulübesi'nden hazzetmiyor. Yak gitsin. Biri tütün ve akciğer kanseri üstüne kitap mı yaz- miş? Sigara üreticileri ağlıyor mu? Kitabı yak gitsin. Sakinlik, Montag. Huzur, Montag. Kavganı dışarıda et. Daha da iyisi, yakma fırınının içinde. Cenazeler mutsuzluk verici ve pagan mi? Onları da ortadan kaldır. Bir insan ölünce, beş dakika sonra, ülkenin dört bir yanında hizmet veren helikopterlerle Mavi Duman Borusu'na, Yakma Fırınlarına götürülüyor. Bir insan ölümünden on dakika sonra siyah toz zerrelerine dö- nüşüyor. Mezar taşı yazılarıyla uğraşmayalım. Boşver onları. Hepsini yak, her şeyi yak. Ateş parlaktır ve ateş temizdir."
Bütün istediğim Afrika’ya geri dönmekti…
Zamanı durdurursun, bazen o kadar hareketsiz kalırsın ki sonradan hareket ettiğini duymak için beklersin ve başlaması yavaş olur. Ama yalnız değilsiniz çünkü onu gerçekten mutlu ve trajik olmayan bir şekilde sevdiyseniz, o da sizi her zaman seviyor; Kimi severse sevsin, nereye giderse gitsin seni daha çok seviyor.
Rasulullah (s.a.v) bir kadın gördü, bunun üzerine eşi Zeyneb'in yanına gitti. İhtiyacını giderdi, sonra ashabının yanına çıktı ve şöyle dedi: "Şüphesiz şeytan bir kadın suretinde gelip kadın suretinde gidebilir. Sizden biri bir kadına baktığında eşinin yanına gitsin. Bu, onda olanı giderir."
Müslim 2/1021, el-Beyhaki "el-Kübra" 7/90, Ebu Davud 1251, et-Tirmizi 1158Kitabı okudu
Hiç unutmam, biri demişti ki, oyun hoşa gitsin diye mısralara tuz biber ekilmemiş, yapmacık sayılacak hiçbir şey katılmamış söze; olgun bir eser diyordu, hem sağlam hem güzel, süslü olmaktan çok soylu.
"Endişeler bir tane değil ki Ma. İnsan baştan aşağı endişe yumağı, öyle çok konu var ki..."
"Hayır, yanılıyorsun. Hepi topu sadece iki endise var."
"İki mi?" diye hayretle soruyorum.
"Tabii ki. Bak, insanın her endişesi şu iki seçenekten biri: Ya istediğim olmazsa? Ya istemediğim olursa? Her endişene bak, bu