MİSAFİR AŞKLAR
Biz aşkı ustalarından, Yeşilçam'dan öğrenen insanlarız. Bizim için aşk; Hülya'nın Ediz'e, Gülşen'in Tarık'a, Türkan'ın Kadir'e bakışlarıydı. Münir'in Adile'ye sarılışı, Şener'in ne olursa olsun Ayşen için mücadeleyi bırakmayışıydı. Onlar sayesinde sevginin, özleminin, kavuşmanın, mücadele edebilmenin ne kadar büyülü olduğunu gördük. Bir insanın sevdiği için neler yapabileceğine, imkânsızların dahi nasıl dize getirildiğine şahit olduk. Onları izledikçe menfaatsiz ve tertemiz aşkların hayalleriyle büyüdük. Hangimiz kendimizi onların yerine koymadık ki... Ve bir gün aşk kapımızı çaldığında; biz Türkan olursak karşımızdaki de Kadir olacak sandık. Filmlerdeki gibi "Mutlu Son" olacağına inandık. İşte orada yanıldık! Gelenler ne Kadir'diler ne de kadir kıymet bildiler. Sever dedik sevmediler, gitmez dedik gittiler, gelir dedik gelmediler... En sonunda anladık ki onlar aşk değil sadece misafirdiler. "Aşk masal değil ki hep iyiler kazansın."
(Allahım sana bunları getirdim) diyecek kaza namazımız var mı?
Gardiyanların ayak sesleri koğuşun kapısında son buldu, getirdikleri genç bir mahkumu bıraktılar ve gittiler. Yeni gelen genç içeridekilere selam verdi ve kendisine gösterilen boş yere oturdu. Koğuştakiler ona hoş geldin, geçmiş olsun dediler. İçlerinden en yaşlı ve olgun olanı gencin yanına yaklaştı ve ona ilgi gösterdi, bir anlamda
Reklam
Bir garip devran...
“ Eskiden bizim buralarda “adam” varıdı oğul, dediğine inanılan sözüne güvenilen, mert namuslu adam! Devir değişti ya, o adamlar da galmadı, yitti gitti. Buranın insanına bir garip hâl oldu ki oğul, ne dediği belli ne gittiği... Benim aklım ermez oldu be oğul...” dedi yaşı yetmişe yaklaşmış gün görmüş babam. Yaşar Kemal ustanın ünlü sözü geldi
Yapısöküm: J.Derrida'ya selam olsun.
Sağ olsun yazarı izin verdi ve #29450282 öyküsünü anlatımı etkin kılma açısından yapısöküme uğrattım.(Bir eleştirel yaklaşım olarak yapısöküm, her açıdan mümkündür.) Bu medeni cesaretinden dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum. Ben kendisini öğrenci olduğu için özellikle seçtim. Evlenmesine sadece birkaç gün
bir ara yazdıklarım
Keşke sebepsiz sevdiğim insanları sebep arayarak sevseydim bir amaçları olurdu hayatlarımda nereye koyduğuğumu bilirdim şimdi sebepsiz yere sevdiğim insanları ne yere sığdığrıyorum ne göğye ve bu insanlar bir duvar misali aramıza mesafe kokuyorlar kalın bir duvar örüyorlar ben duvarın diğer tarafında can çekişirken içime ata ata ağlarken susarak bağrarak kalbimi acıtarak ölürken onlar hayatında mutlu mesut başkalarıyla yaşarken ben onları izlerken onlarla ilgili şeyler duyduğumda susarken onlar hayatlarına devam ediyor sebepsiz sevdiklerim birgün kuş misali avuçlarımdan uçup gittiler bir elveda bile demeden sevmeyin kimseyi sebepsiz yere herkes yerini bilsin bir sebebi olsun ki sevdiklerinin gittiklerinde neresinin boş olduğunu bil çünkü sebepsiz sevdiğini o kadar çok seviyorsunki her yeri onla dolduruyorsun başka kimseye yer bırakmıyorsun işte gittiklerinde her yer bom boş kalıyor tesellisini bulamıyorsun zamanla dolduramıyorsun yerini sadece sebepsiz gidenlerin yokluğuna alışıyorsun ve en ufak bir şeyde aklına geliyor ve sebepsiz sevdiklerin zamanla senin sebebin oluyor
Boşluk
Adam, kalabalık sokak boyunca yürüyordu. Birkaç defa sağından solundan geçen yayalarla çarpışmış; ancak onun mu insanlara, insanların mı ona çarptığı anlaşılamamıştı. Takım elbisesi içerisinde hayli karamsar görünüyordu. Elinde taşıdığı evrak çantasını, her an düşürecekmiş gibi tutuyordu. Buradan çantasının içerisinde değersiz bir materyalin
Reklam
492 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.