Sahâbeden Şeddâd bin Evs (r.anh) bir gün ağladı. Kendisine:
“‒Seni ağlatan nedir?” diye sordular. Şöyle buyurdu:
“‒Rasûlullah (sav) efendimizden işittiğim bir hadis beni ağlattı. Efendimiz (sav)’in bir gün: «Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Allah’a şirk koşmaları ve gizli şehvettir» buyurduğunu işittim ve:
«‒Yâ Rasûlallâh! Ümmetin senden sonra şirke düşecek mi?» diye sordum:
«‒Evet! Ama onlar Güneş’e, Ay’a, taşa ve puta tapmayacaklar. Ancak amellerinde gösteriş yapacaklar. Gizli şehvete gelince, onlardan biri oruçlu olarak sabahlayacak, karşısına nefsânî arzularından biri çıkınca onun peşine takılarak orucunu terkedecek.» buyurdular.”
(Heysemî, III, 201. Krş. İbn-i Mâce, Zühd, 21; Hâkim, IV, 366/7940; Ebû Nuaym, Hilye, I, 268)
Gizli şehvete yani gizli ve kuvvetli arzulara, insanın kaçınması gereken bütün günahlar dâhildir. Meselâ kişi güzel bir kadın görür, gözünü ondan çevirir ancak ona kalbiyle bakmaya devam eder. İnsanlara karşı, mâsiyetleri ve nefsânî arzuları terketmiş gibi görünür, ancak kalbinde bunların arzusu hâlâ mevcuttur. Yalnız kaldığında günahları gizlice işler.
Diğer bir îzâha göre riyâ, insanın gösteriş yaparak açıkça amel işlemesidir. Gizli şehvet ise yaptığı amelleri insanların görüp bilmesini arzulamasıdır.