"Hoşçakal dostum. Sen yeryüzünün en güzel varlığısın!"
"Söylemiş miydim? dedi ablam.
"Evet, doğru. Şimdi, ağacıma karşılık bana hintkirazını ya da demirhindiyi verseniz de istemem.
"Gloria elini sevgiyle saçlarımda gezdirdi.
"Ah! Bu minicik beyin, bu minicik beyin!.." diye mırıldandı.
"Çocuğun güvenini, coşkulanma ve sevebilme yeteneğini yetişkinlik dönemine bozulmadan taşıyabildikleri için mongoloid insanlar, bugünkü aşırı teknikleşmiş. yabancılaşmış dünyamıza önemli katkılarda bulunabilir. Açıklığı, sıcaklığı ve duyarlılığı ile her zaman arkadaşlar edinmeyi bildi Gloria. Çocukken, kimi zaman banklarında depresif yaşlılann kendi içlerine çekilmiş bir halde oturdukları bir parkta oynardı. Normalde herkes bu yaşlıları, ilişki kurmak istemedikleri düşüncesi ile kendi hallerine bırakır. Ama Gloria, herkesin ne yaptığı ya da ne düşündüğü ile ilgilenmediği için gidip 'niye üzgünsün?' gibi sorular sorardı. Bunun üzerine bu yaşlı insanların yüzlerinde şükran dolu bir gülümseme belirirdi. Bu yüzden de geleceği açısından iyimserim.
...ne pahasına olursa olsun, sevimli, karşısındakinin beklediği gibi biri olmaya çalışır Gloria. Ama bedeni bu oyuna katılmaz ve öz-aldatmaya karşı ayaklanır. Semptomlar da tedaviye rağmen aylarca geçmez.
Gloria ," Çocukların yatma saati geldi." dedi.
Böyle söylerken yüzümüze bakıyor, ama bu gece aramızda çocuk olmadığını biliyordu. Hepimiz büyüktük. Küçük küçük parçalarla, aynı üzüntüden payını alan büyük ve üzgün kişiler.