Eğer ki mutluluğu geçici hazlar olarak tanımlar ve daha fazlasını deneyimlemeyi arzularsam, bitip tükenmeyecek bir arayışa girmekten başka çarem olmayacaktır. Onlara eriştiğim anda da kolayca yok olacaklardır; geçmiş hazların sade anıları beni tatmin etmeyeceğine göre sürekli yeniden başlamam gerekecektir. Bu arayışla yıllar boyu devam etsem de, sürdürülebilir kazanımları asla ulaşamayacağım gibi daha fazla haz arzuladıkça daha stresli ve doyumsuz olmam kaçınılmazdır. İnsanlar gerçek mutluluğa erişmek için haz arayışlarını hızlandırmamalı, aksine yavaşlatmalıdır.
gece yüklü ve karanlık
çökelmekte andan âna sel suyu
özlemler bu saatte
istekler bu saatte
kavgalar kızgınlıklar korkular
ava çıkmış balık
sevdalar bu saatte
bu saatte bir hoş inler dağ kuytuları
bir hoş güler bu saatte dereler
yoksa sokak
yoksa ışık
yoksa insan sesi şu yıldızlar altında
gece ilkel bir zulümdür çağdaş boyutlu
it dişleri birdenbire büyümüş
can çekilen bir korku
açı çekmek özgürlükse
özgürdük ikimiz de
o yuvasız çalıkuşu
bense kafeste kanarya
o dolaşmış daldan dala
savurmuş yüreğini
ben bölmüşüm yüreğimi
başkaldıran dizelere
yaşayanlar ölür elbet
bilirim
biz adını koymadan da vardı o gerçek
dolaşırdı kanımızda o zorba
gülerdi gözlerimize o çayırçingenesi
yaşamayı günden güne güzelleştirerek