Başını, içinde dünyasının yazgısının ekseni bulunan bohçaya benzer yastığına, sırt çantasına dayadı. İnatçı tren gün doğumundan kaçarken, uzun zamandır ondan kaçan uykusu geri gelmişti.
Sayfa 680Kitabı okudu
Onu sevdiğini hatırla Ka ve yaşayan hiçbir şeyin aslında ölmediğini
Sayfa 620Kitabı okudu
Reklam
Artık fungle kendisiyle insan ırkı arasındaki can alıcı farkı biliyordu: fungle kendini dünyaya bağlı hissediyordu, ama insanlar böyle hissetmiyor gibiydiler.
Sayfa 611Kitabı okudu
Wurzel büyüyen köklerin ve gövdenin sabrıyla başını salladı. Altı dedi Fungle bunun ne olduğunu sormak için ağzını açtı, ama başka bir meşeadam lafını ağzına yıktı. Onaltı dedi köklerden oluşan tahtında oturan ruh. Çemberi oluşturan meşe ruhları, saat yönünde sırayla konuştular Otuzbeş Anbeş Bir Wurzel'de kırkbeş diyerek çemberi tamamladı.
Sayfa 267Kitabı okudu
Fungle eliyle antik bir kutsama hareketi yaptı ve bundan sonraki bir saat boyunca masada tek ses, çatal ve bıcakların sohbeti oldu. Çatalla bıçaklar pudinglerin arasında dedikodu yaptılar Tartların ortasında güldüler İstiridye biçimindeki mantarlara laf attılar Yağda kızarmış raventleri şaşırttılar Dumanları tüten yeşil fasulye çanaklarını eleştirmekte Şalgam püresini övmekte ve mısırlarla gizli planlar yapmakta birbirleriyle yarıştılar. Masanın bir ucunda maydanozlu patateslerle hurma turşusu konuşuyor, öteki ucundaysa gözlemeler kaynağa batırılıp ateş topuna dönmüş meyvelerin sesini bastırmaya çalışıyordu. Masadaki neşeli koronun yavaş yavaş azaldı ve dindi
Bin seksen taş bloktan yapılma evinin şöminesinin önüne, kim bilir kaç yüzüncü kez, yüzlerce tatlı anıyı düşünerek oturmuştu.
Reklam
21 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.