Fungle, kitabı okuduğum günler boyunca benim küçük şamanım, bilgem, savaşçım oldu. Yazar o kadar güzel anlatmış ki derdini, çabasını, dünyasını ve hislerini; okurken sürekli insanoğluna düşman oldum ve fantastik bir kitap olsa bile varoluşumuzdan beri yaptığımız bencil seçimlere, yıkımlara, doğaya yaptıklarımıza ve zaaflarımızın farkında olamayışımıza kızmaktan kendimi alamadım. Bana doğaya ve meditasyona dönmeyi hatırlatan bu kitabı ve Fungle ile arkadaşlarını çok sevdim.
Fungle eliyle antik bir kutsama hareketi yaptı ve bundan sonraki bir saat boyunca masada tek ses, çatal ve bıcakların sohbeti oldu.
Çatalla bıçaklar pudinglerin arasında dedikodu yaptılar
Tartların ortasında güldüler
İstiridye biçimindeki mantarlara laf attılar
Yağda kızarmış raventleri şaşırttılar
Dumanları tüten yeşil fasulye çanaklarını eleştirmekte
Şalgam püresini övmekte ve mısırlarla gizli planlar yapmakta birbirleriyle yarıştılar.
Masanın bir ucunda maydanozlu patateslerle hurma turşusu konuşuyor, öteki ucundaysa gözlemeler kaynağa batırılıp ateş topuna dönmüş meyvelerin sesini bastırmaya çalışıyordu.
Masadaki neşeli koronun yavaş yavaş azaldı ve dindi
Başını, içinde dünyasının yazgısının ekseni bulunan bohçaya benzer yastığına, sırt çantasına dayadı. İnatçı tren gün doğumundan kaçarken, uzun zamandır ondan kaçan uykusu geri gelmişti.