Edebiyat tarihinin malumatfuruşluğu eğlencelidir. Güzelce oyalar insanı. Oyalamanın ötesine de taşır hatta. Us gücünü, estetik duyarlılığı filan kuvvetlendirebilir. Fakat bir yere kadar. Dedikodudur çünkü. Kıyl u kal. Boş. Ömrünü edebiyat tarihi malumatfuruşluğuyla geçirenler yok mudur? Elbette. Aralarından dolu bir mide ve sıhhatli bir çehreyle hoşnut göçenler olmamış mıdır? Olmuştur elbette.
Hiçbiri edebiyat tarihine geçmez. Bu kötü müdür? Yoo.
Ama tabi köleden efendiye, müminden münkire insan ebediliğe öykünür.
Köpekbalığıyla seyreden yüzlerce küçük balık... Bu ufaklıklar, köpekbalığının derisini zımpara kağıdı gibi kullanır ve vücutlarındaki tahriş edici maddelerden yahut parazitlerden koca köpekbalığına sürtünerek kurtulurlarmış. Böylesi bir tedavi için ölüm riskini göze almaları cesareti çağrıştırabilir ancak öyle değil. Yalnız bir minik bu işe asla girişmezmiş. Kendi gibi miniklerle bir aradayken ancak. Böylece hayatta kalma olasılığını yükselttiği gibi, ölümle yalnız yüzleşmekten beri kılarmış kendini.
Edebiyat tarihi malumatfuruşu bu ufaklıklardandır. Olur da kendi sesini bulursa koca köpekbalığına dönüşür.