Sizlere benim için son derece önemli, izlediğim zaman bende pek iz bırakan çok değerli, bazılarını çok da bilmediğinizi düşündüğüm, kimisini ders konusu olarak da işlediğimiz, üzerinde analiz yapa yapa ilerlediğimiz birbirinden değerli filmleri, yönetmenleri ile birlikte paylaşmak istiyorum.Ufak tefek fikirlerimi sizlerle paylaşıp, aktarımlar
Televizyon bir ifade aracı değil. Bunun kanıtı da, ekranda gösterilenlerin aptalca oldukları ölçüde insanları büyülemesi, küçük iskemleleri üstüne tünemiş izleyicileri hipnotize etmesi.
“Neden insanlar sürekli konuşmak zorunda? Belki de bu kadar çok konuşmamalı, hayatı sessizce yaşamalıyız. Ne kadar çok konuşursak kelimeler de anlamlarını o kadar yitiriyor.”
Vivre Sa Vie (Jean-Luc Godard, 1962)
Caravaggio Kırmızısı 14 kısa öyküden oluşan okuması keyifli, düşündürücü yönleri çok olan bir kitaptı. Kısa zamanda severek okuyabilirsiniz
Çok severek okudum. Herkese naçizane tavsiye ederim. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Yayın hayatınızda başarılarınızın devamını dilerim.
Arka Kapaktan Alıntı:
İlk romanı Godard Makinesi’nden sonra okuru bu kez de öyküleriyle selamlıyor Merve Yakut. Caravaggio Kırmızısı, Yakut’un geniş anlatı yelpazesinden tutkulu bir seçki.
Bu öykülerde, Osmanlıcaya meraklı bir kedinin ya da yeryüzündeki son sinemanın yer göstericisinin, Fransa’ya göç etmiş bir “oda kadını”nın ya da ambulansla hastaneye giden eski bir meşhurun birkaç dakikasına şahit oluyoruz. Bir şeye tutkuyla bağlanmışları ve toplumla ters düşmek pahasına arzusunun peşinden gidenleri anlatıyor Yakut Caravaggio Kırmızısı’nda.
“Adını merak ettiğim, sağ yanımdaki adam aramızdaki kolçağa kolunu uzatıyor. Varlığından yalnızca dakikalar önce haberdar olmama karşın yüzyılları dolduran yakınlaşma isteğimle ben de yanaştırıyorum kolumu kolunun yanına. Yarı yarıya paylaştığımız bu kolçak ona mı aittir, benim mi sayılır? Adabımuaşeret kitaplarında yazılmayan kaidelerden biri. Aramızdaki kolçak aslında kimin?”