"Neden insanlar sürekli konuşmak zorunda? Belkide bu kadar çok konuşmamalı, hayatı sessizce yaşamalıyız. Ne kadar çok konuşursak, kelimeler de anlamlarını o kadar yitiriyor."
Jean-Luc Godard, "Alfakent" - 1965
Sesin, gözlerin, ellerin, dudakların, sessizliğimiz, sözlerimiz, giden ışık ve dönen ışık... İkimiz için tek bir gülümseme... Bilme ihtiyacıyla, bizim görünüşümüz değişmeden gecenin gündüzü yaratmasını izledim. Ey herkesin sevgilisi ve tek bir kişinin sevgilisi ağzın sessizce mutlu olma sözü verdi. "Uzaktan uzağa" der nefret, "yakından yakına" der sevgi. Okşanmak bizi çocukluğumuzdan çıkarır. İnsanın şeklini git gide aşıkların karşılıklı karşılıklı konuşması olarak görüyorum. Her şey hareket halinde... Yaşamak için ilerlemek yeterli, sevdiklerine doğru ilerlemek... Sana doğru gidiyordum, durmaksızın, ışığa doğru. Gülümsemense, bu beni iyice ele geçiriyor. Kollarınsa sisi deliyor.
Her şey tesadüfen.Tüm kelimeler düşüncesiz. Düşünceler amaçsız.Bir bakış,bir kelime her şey..çünkü seni seviyorum.
- Neden böyle hüzünlü görünüyorsun?
- Çünkü sen bana kelimelerle konuşuyorsun, ama ben sana hislerimle bakıyorum...
"Pierrot le Fou (1965), Jean-Luc Godard"