Bu oyunuyla, Samuel Beckett, İkinci Dünya Savaşı ve kapitalizminin yarattığı yeni dünya düzeninde, bireyin anlamsız ve psikolojik olarak travmatize olmuş durumunu betimlemiştir. Bu ünlü tiyatro oyununda, yeni ortaya çıkan ekonomik düzen ve insanların çarpık psikolojisi arasındaki etkileşime ortaya konmaktadır. Savaşın ve kapitalizmin neden olduğu travmanın bir sonucu olarak, karakterleri aracılığıyla Beckett, zaman algısını ve varoluşlarının anlamını yitirmiş birey tiplerini temsil etmektedir. Bu kapsamda, bu çalışma, kapitalist ekonomik yapı ile bireysel psikolojinin şekillenmesi arasındaki etkileşimi analiz etmektedir. Bu ikisi birbirini yaratarak, birey üzerinde halihazırda var olan hastalıkları bir kısır döngü içinde şiddetlendirir. Beckett, İkinci Dünya Savaşı'nın sosyo-ekonomik ve psikolojik etkilerini ve bireyleri anlamsız bir döngüye girmesini ve esrarengiz bir biçimde insanları ele geçiren yeni kapitalizmi sorgularken, savaş sonrası insanı ve onun ekonomik, sosyal ve psikolojik çöküşünü tasvir etmektedir. Godot'u beklerken, modern bireyin deformasyonu ve dönüşümü açığa çıkaran bir çalışmadır. Hegelci ve Marksist bakış açıları, tarihin daha iyiye doğru ilerlemesini öngörürken, kapitalizmin bireysel yaşamlar üzerindeki etkisini ortaya koyan Beckett, bu dünyada çok az ümit olduğunu ortaya koymaktadır. Suçu, İkinci Dünya Savaşı'nın etkileri ve yeni kapitalist düzenin ortaya çıkışı olarak öngörürken, Beckett' in betimlediği dünya, hem bugünü hem de geleceği kaybetmiştir.