Suyun sesini duyuyorum. Şıpır, şıpır, şıpır! Sakinlik, ruhumu ayaklandırıyor. Kalkıyorum. Büyülü Nehir’de dolaşmaya çıkıyorum. İçim ürperiyor. Güneş daha doğmadan, çekip sırtıma ceketi, vuruyorum aşağıya. Niyeyse evim tepede. Aynı Highland’teki gibi tepelerden aşağılara sisler içinde iniyorum. İndikçe dağılıyor sis. Dostlar çıkmış bile avlanmaya.