İnsana dair, bize dair...
İnsanın varoluşu ve varoluşuyla birlikte hayatın iniş çıkışları, insanı insan yapan şeyler. Biraz hüzün, biraz keder, biraz sevinç, biraz gözyaşı, biraz umut, biraz hayalkırıklığı... Hepsinden biraz biraz tadarak oluyoruz aslında. Çünkü hiçbirimizinin hayatı cennetten bir bahçe veya cehennemden bir çukur değil. Şükür dediklerimiz de var, hayalkırıklıklarmızda var. Ama asıl marifet hayal kırıklıklarına rağmen, ayaklarına batan dikenlere, cam parçalarına rağmen kan revan için de kalsan da yürüyebilmektir olduğu yolda... Başın ve omuzların dik şekilde eyvallahın olmadan insan bu nokta da oldum insan oldum, insan olmamın gereği buydu zaten diyebiliyor. İnsanı en çok acıtan da bu yaraların aslında ayakta değil de kalpte olması. Kalpteki yaralara rağmen devam edebilmesi hayata. Ve bu yaraları asıl açan en yakınlarımız, en beklemediklerimiz, hep en dediklerimiz ve bunlara rağmen yine de eyvallah... Yine de senin canım sağolsun...