"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Bediüzzaman Said Nursî de okuyun. Ateizm ve evrim kitapları da okuyun, fıkıh ve teizm kitapları da okuyun...
Kitap dünyası bir gökkuşağı gibidir. Nasıl ki gökkuşağından bir renk çıkardığımızda gökkuşağının anlamı kalmıyorsa edebiyat dünyası da böyledir benim için.
İnsanları ötekileştirmememizin elzem olduğu bu dünyada kitaplar da en az insanlar kadar ırkçılığa uğramaması gereken değerlerimizdir.
"Yeni bir ay başı, siyah beyaza mahkum
Olduğumu idrak ederek uyandım bu kez.
Siyahtım.
Ve renge ne kadar bulaşırsam bulaşayım
Koyulaşırdı.
Yani başında olduğum herkesi siyaha boyardım.
Gökkuşağını gördüm gökkuşağını
Sevdim,
Fakat gökkuşağı ile yaşayamadım.
Şimdi gökkuşağının çıkmasını büyük bir fırtına ile bekliyorum, bir kez daha siyaha
Bulamak için.
Öyle ki, benim her zaman kelimelere
Dökemediğim ukde'lerim olurdu.
Kimi zaman gözlerim haykırırdı, ama bu kez ne gözlerim nede dilim haykırmadı.
Oysa ben.
Gökkuşağında,
Siyahın en karanlık tonunu görmüştüm.
Fakat ihanet etmedim asla.
İnsan zaten.
Hain değilmi?
Gökkuşağı doğuşuna.
Siyahı dahil edermi.
Etmezdi.
Ben siyahın en aydınlığına bile layık değildim.....
σ̈,k
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince,