Mevlana'dan..
Mevlana Hazret şöyle buyuruyor: "Yolu gözeterek yalnız başına güzel güzel yürüyüp giden, şüphe yok ki, arkadaşlarla dostlarla daha hoş gider, daha hoş yol alır.
Sayfa 28 - ErkamKitabı okudu
İnsan çoğu zaman içinde bulunduğu nimeti göremez.
Sayfa 30 - Erkam Yayınları, Genç Kitaplığı, 1. Basım: Şubat 2010Kitabı okudu
Reklam
248 syf.
·
Puan vermedi
Burada dikkat çeken şeyler; berduşların hepsi bunları hak etmediğini düşünüyor ve kendilerini diğer berduşlardan farklı ve üstün görüyor. Kitapta berduşların hayatı sürekli yolculuk içinde geçiyor çünkü bedava kalmak için gitmesi gereken yerler birbirine uzak ve aynı yerde ikinci kez kalınmıyor. Yazara göre hükümet tarafından böyle kalmaya zorlanıyorlar çünkü yolculuk için tüm enerjilerini harcıyorlar ve başka yapacak işleri kalmıyor. Belirli bir grubun iş gücü boşa harcanıyor. Berduşlara yemek için verilen çeklerin değeri kadar yemek vermeyen işletmeler var. Bu kişiler karşısındaki insanın parasız olduğunu bilse de bu çeklere asla değerinde yemek vermiyor. Orwell insanların berduşları toplumun dışına attığını söylüyor. Bu günümüzde de böyle sokaklarda dilenen insanların, sokaklarda yatan insanların yanından geçip gidiyoruz ve çok büyük kısmımızın ortak düşüncesi onların bu yaşamı hak ettiği oluyor. Aslında arkalarında yatan hikayeyi bilmiyoruz. Yazarın anlattığına göre berduşların eline para geçtiği anda harcıyorlar. Ellerinde kalan son parayı 2 3 gün konaklama ve yemeğe yeteceği hesabını yaparken o parayı o noktaya kadar ne kadar hızlı harcadıklarının farkında olmuyorlar.
Paris ve Londra'da Beş Parasız
Paris ve Londra'da Beş ParasızGeorge Orwell · Can Yayınları · 20216,5bin okunma
Yunus Emre'den..
İşitin ey yarenler, aşk bir güneşe benzer, Aşkı olmayan gönül sanki bir taşa benzer. Taş gönülde ne biter, dilinde ağı tüter, Nice yumşak söylese, sözü savaşa benzer. Yunus Emre
Sayfa 44 - ErkamKitabı okudu
Mithat Cemal, Akif ile dostlukları ilerleyince kendisiyle dost olma şere­fini Namık Kemal'e borçlu olduğunu söylemişti de gülmüşlerdi. Dostluk­ları eskidikçe ve herkesin çizdiği çok değişik Akif portrelerine baktıkça, ''Bir de benim Akif'im var. Bu Akif, hayatımın 33 senesidir. Bu 33 senede o, bir tek defa bayağı olmadı. Onun iç yüzüne baktığım vakit gökyüzüne, denize bakar gibi ferahlardım. Sonra 63 senelik hayatını öğrendim; bu ne berrak 63 senedir... Siyah ve pis tek bir dakikası yoktur." diyecekti. Genç onun evinin geçimine katkıda bulunmak için özel dersler verdiğini de duymuştu. Müşirlerden birinin oğluna verdiği dersi bırakmıştı. Sebep müşirin oğlunun Peygamber aleyhinde sözler sarf etmesiydi. Mithat Cemal o günü, Akif'in beraber yürüdükleri o karanlık sokakta durarak, değişik sert bir sesle "Mithat Bey, isteyen güneşe tapar, isteyen ateşe... Ben kim­senin Allah'ına, Peygamberine karışmam. Fakat kimse de benimkine karışmamalı. Biri yüzüme karşı babama sövebilir mi? O halde Peygamberime nasıl söver?" dedi­ğini hiç unutmamıştı. Dostunun karanlık sokakta parlayan gözlerini ve o gözlere gözleriyle nasıl iştirak ettiğini de hatırlamıştı. Bu birbirini anlayan gözler Mithat Cemal'in o vefâlü dostluğunun temelinin atıldığı gündü. Gözlerin bu buluşmasından sonra arlık arkadaş olmuşlardı ve Akif'in se­sinde o mahut "Asticot" kelimesinden doğan dargınlıktan eser kalmamış­tı.
Bu fâni âlemde kimi Mevla'ya, kimi de kendi Leyla'sına doğru bir yolculuğa niyetlenmiştir. Niyet ne olursa olsun, nihayette bütün yolcuların son menzili, Âlemlerin Rabbi olacaktır.
Sayfa 21 - Erkam Yayınları, Genç Kitaplığı, 1. Basım: Şubat 2010Kitabı okudu
Reklam
418 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.