Pireneler'de bulunan kabartma Laussel Venüsü (Resim 6) ipuçları veren çok önemli bir figürdür. Yukarı kaldırdığı sağ elinde, üzerinde on üç tane dikey çentik bulunan bir bizon boynuzu tutmaktadır; 14 bu sayı ilk hilal ile dolunay arasındaki gecelerin sayısıdır. Diğer eli ise göbeğindedir; bu bize âdet döngüsü ile ay döngüsünün eşdeğerliklerine dair bir farkındalığın olduğunu düşündürür, bu döneme ait elimizde hiçbir yazı bulunmamaktadır. Eğer böyleyse, hayatın göksel ve yersel ritimleri arasındaki bağlantının farkında olunduğuna dair elimizdeki ilk işarettir bu. Burada vurgulanan hamilelik mucizesidir. Kadınlar hayata getirmekle bizzat hayatın sonsuz taşıyıcısı niteliğine sahiptirler. Doğadaki diğer güçleri temsil eden ve doğanın kendisinden ziyade gücünün taşıyıcısı olan hayvanlar dışında ilk tapınma nesnesi kadındır.
Genelde güneşin gücünün simgesi olan hayvan aslandır; ayın simgesi ise parlak boynuzları hilal formunu çağrıştıran boğadır. Yine Çatalhöyük'te bulunan seramik bir heykelcik, Tanrıça'yı tahtta oturmuş doğururken gösterir; iki yanındaki iki aslana kollarını dayamıştır. Altı bin yıl sonrasına ait olmak üzere, Roma'dan da aynı Anadolu tanrıçasının (artık Kibele olarak adlandırılmaktadır) mermer heykeline sahibiz, o da tahtta oturmaktadır ve iki yanında iki aslan vardır. Yine Çatalhöyük'ten bir başka tasvirde (bir tapınak duvarındaki yarım kabartma) Tanrıça'yı yine doğum yaparken görüyoruz; bu kez bir insan yavrusu değil, bir boğa doğurmaktadır. Ay ölüp güneşe katılır: Aslan boğaya saldırır. Ay kurbanın göksel simgesidir: Boğa Yeryüzü'nde -güneşin dünyadaki karşılığı ve aynı zamanda rahmin ateşinin de eşdeğeri olan- sunak atesinde kurban edilen hayvandır. Benzer biçimde, ölülerin bedenleri yeniden doğmaları amacıyla ya Yeryüzü'nün rahmine gömülür ya da ateşe verilir.