“Yazar değilim ben.
Bir şeyler yazmakla yazar olunamayacağını iyi biliyorum.
Heybemde öyle süslü kelimelerim yok…
Ne kimsenin derdine derman olabilirim,
Ne de yol olabilirim yolunu kaybetmişlere…
Merhem de olamam kanayan yaranıza mesela…
Derdinize derman olamam belki ama dermanın kimde olduğunu söyleyebilirim…
Yol olamam belki size ama doğru yolu
Ne güzel yahu. Memlekete gitmek. Şimdi daha anlamlı. Araya kitap girdi ya ondan. Kitaplı dostluklar. Birazdan toplarım eşyalarımı. Bir de İstanbul bu be. Ötesi var mı allasen? Çocukluğuma gideceğim aga. İstanbul bu. Ey büt-i nev edâ olmuşum müptelâ.
Eyüp mezarlığına kesin giderim. Fatiha okurum göçenlere. Bizim sınıftaydı garibim. Okul bitti.
Okuduğum ilk Ayfer Tunç kitabı ve son olmayacak. Sekiz yalnızlık dolu hikayeden oluşuyor diyebiliriz sanırım bu hikayeler için. Nihan kaya hiçbir kitap özetlenemez her kitabın ifadesi kendisidir diyor ama benim bunu yapmama gerek yok kitabın arka kapağı kitaba dair çok güzel fikir veriyor zaten. Yalnızlığın içinde bütün duyguları yaşatıyor size kitap: umut, hüzün, bekleyiş, cinnet, aşk ve yanılgı ve dahası. Küçük Kuyu hikayesini Göksel Baktagir Masum Aşk fonunda okumanızı tavsiye ederim. Acaba bir yanılgı mıydı Leyla?