Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
GÖKTEN İNDİĞİ SANILAN
"...GÖKTEN İNDİĞİ SANILAN..." 1 Kasım 1937'de Mustafa Kemal'in "Altı ok doğma değildir. Değişebilir.....Gökten indiği sanılan kitaplar..." sözleriyle hatırlanan konuşması, aslında bütün hitabet incelikleriyle, yani diplomatik dille, Kemalizm'i ve Masonları hedef alır...
Sayfa 265Kitabı okudu
Biliyorum, bu tekrarlardan sıkılıyorsunuz ama yine de bir özeti gerekli görüyorum. "… Fakat bu prensipleri (CHP ilkeleri), gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz," diyen Atatürk'ün çok tartışılan bu sözünün çözümünü
Sayfa 60 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
2. Kitapların Dogmaları "Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları" cümlesindeki "dogmalar" ifadesi de kutsal kitap sözlerine hakaret değildir. Şöyle ki, bütün sözlüklerde "dogma" sözcüğü "Kat'i olarak ileri sürülen fikir" anlamındadır. Sözcük Fransızca "dogme" sözcüğüne dayanmaktadır.
Sayfa 55 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Atatürk diyor ki:
"Kur'an Sureleri Açık Semada Peyda Olmadı, Gökten İnmedi." Burada şöyle bir soru akla gelebilir! "Kutsal kitapların, özellikle Kur'an'ın gökten inmediğine inanan Atatürk'e göre, peki kutsal kitaplar nasıl inmiştir? Özellikle de Kur'an nasıl ortaya çıkmıştır?" Dinlerin ortaya çıkışıyla ilgili
Sayfa 50 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Atatürk, "gökten indiği sanılan kitaplar/dogmalar" ve "Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten almıyoruz, doğrudan doğruya hayattan alıyoruz," derken Osmanlı padişahlarının "(gökteki) Allah'ın yeryüzündeki gölgesi!" olmalarına da gönderme yaparak, laik Türkiye Cumhuriyeti'nde, bu tür "yanlış" bir anlayışın egemen olmayacağını anlatmak istemiştir. Böylece Atatürk, yeni Türkiye'nin yönetim ilkelerinin (CHP'nin ilkelerinin), kendilerini "(gökteki) Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" olarak gören, "İlhamlarını gökten ve gaipten alan" Osmanlı padişahlarının göksel/tanrısal/dinsel; donmuş, kalıplaşmış, sorgulanamaz ilkeleri gibi değil; akılcı, bilimsel, hayata uygun, dinamik, çağdaş ilkeler olduğunu anlatmak istemiştir. Atatürk, kendilerini Allah'ın yeryüzündeki gölgesi olarak gören padişahlar için "çürümüş gölge adamlar" ifadesini kullanmıştır.³⁰
Sayfa 49 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Atatürk'ün dinsizliğinin kanıtı olarak gösterilen "Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları" cümlesi birbirine bağlı iki parçadan oluşmuştur: 1. Gökten inme sanrısı 2. Kitapların dogmaları Sırayla gidelim: 1. Gökten İnme Sanrısı Her şeyden önce "gökten indiği sanılan kitaplar" cümlesinde dinlere hakaret yoktur. Şöyle ki:
Sayfa 45 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Atatürk'ün "gökten indiği sanılan kitapların dogmaları" sözünü analiz ederken şu gerçekler gözden kaçırılmamalıdır: 1. İslam dinine göre evet kutsal kitaplar inmiştir; ama gökyüzünden inmemiştir. Atatürk'ün dediği gibi bu bir "sanrı"dır. 2. Atatürk İslam dinini son derece iyi bilmektedir. Kur'an'ı okumuş, ayetlere hâkimdir. 3. Atatürk bir dâhidir. Dâhinin felsefi kodlarını bilmeden, onun -üstelik bağlamından, amacından koparılmış, başı sonu kesilmiş- sözlerini doğru anlamlandırmak zordur. Atatürk'ün ne dediği kadar nerede, ne zaman, kime ve ne amaçla dediği de çok önemlidir. 5. Atatürk çok önem verdiği bazı mesajlarını daha etkili biçimde iletebilmek için zaman zaman anlam güçlendirici cümlelere, karşılaştırmalara başvurmuştur. Bu cümlelerin, karşılaştırmaların ortak özelliği genel kabullere aykırı, sarsıcı, şaşırtan ve ezber bozan cümleler, karşılaştırmalar olmasıdır. 6. Atatürk'ün herhangi bir sözüyle gerçekten ne demek istediğini anlayabilmek için sadece o sözüne değil, o konudaki tüm sözlerine ve uygulamalarına bakmak gerekir. (Atatürk'ün sözlerinin tamamı 30 ciltlik "Atatürk'ün Bütün Eserleri"nde toplanmıştır.)
Sayfa 35 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Atatürk sözünü, Allah'tan geldiği iddia edilen bütün kitapları kapsayacak şekilde söylemiş ve Kur'anı istisna etmemiştir. Zaten ona göre Kur'an, bir ilkel ve cahill bir safsatadır ve Araplar bu safsata ile Türk muhitlerinde tahribata neden olmuşlardır: ''Arabistan yarımadasının kumsal çöllerinden; İkra. Bismi. Rabbi. safsatasını esas tutmus olan Araplar uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin sim­gesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır, Kur'an'a "ilkel ve cahili safsatalar" diyen Atatürk'ün "Gökten indiği sanılan kitaplar" derken Kur'an'ı kastetmediğini kim söyleyebilir?
“eleştiri” dediğimiz şey, her türlü gelişmenin iksiridir. Eleştiriden yoksun kalan, tartışılamayan her şey, gerilikler içinde yok olmaya, yok olana dek kendisiyle ilgili her şeyi ilkellikler içinde tutmaya mahkûmdur. Bu oluşum, gökten indiği sanılan ve “kutsal” diye adlandırılan kitaplar için de böyledir.
Sayfa 14 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Atatürk ve Kutsal Kitaplar
‘’…bu prensipler, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz ilhamımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz .’’ 5. Dönem 3. Yasama Yılı Açılış Konuşması 1 Kasım 1937
Sayfa 63 - Yüzleşme
Reklam
İşte Atatürk, ''gökten indiği sanılan kitaplar/dogmalar'' ve ''Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten almıyoruz, doğrudan doğruya hayattan alıyoruz,'' derken Osmanlı padişahlarının ''Allah'ın yeryüzündeki gölgesi!'' olmalarına da gönderme yaparak, laik Türkiye Cumhuriyeti'nde, bu tür ''yanlış'' bir anlayışın egemen olmayacağını anlatmak istemiştir.
Genel manada, güldürdü :D
Atatürk'ün "gökten indiği sanılan kitapların dogmaları" sö­zünü analiz ederken şu gerçekler gözden kaçırılmamalıdır: 1 . İslam dinine göre evet kutsal kitaplar inmiştir; ama gökyü­zünden inmemiştir. Atatürk'ün dediği gibi bu bir "sanrı"dır. 2. Atatürk İslam dinini son derece iyi bilmektedir. Kur'an'ı okumuş, ayetlere hakimdir. 3. Atatürk bir dahidir. Dahinin felsefi kodlarını bilmeden, onun -üstelik bağlamından, amacından koparılmış, başı sonu kesilmiş- sözlerini doğru anlamlandırmak zordur. 4. Atatürk'ün ne dediği kadar nerede, ne zaman, kime ve ne amaçla dediği de çok önemlidir. 5. Atatürk çok önem verdiği bazı mesajlarını daha etkili biçim­de iletebilmek için zaman zaman anlam güçlendirici cüm­lelere, karşılaştırmalara başvurmuştur. Bu cümlelerin, kar­şılaştırmaların ortak özelliği genel kabullere aykırı, sarsıcı, şaşırtan ve ezber bozan cümleler, karşılaştırmalar olmasıdır. 6. Atatürk'ün herhangi bir sözüyle gerçekten ne demek is­tediğini anlayabilmek için sadece o sözüne değil, o konu­daki tüm sözlerine ve uygulamalarına bakmak gerekir. (Atatürk'ün sözlerinin tamamı 30 ciltlik "Atatürk'ün Bütün Eserleri"nde toplanmıştır.)
Sayfa 35 - 3. maddedeki felsefi kodları kimden öğreneceğiz? Tabi ki Sinan Meydan'danKitabı okudu
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.