İyi günler. Aralık Ayı Hikaye Etkinliği ( #93818974 ) kapsamında isminin yayınlanmasını istemeyen başka bir okurun öyküsünü daha paylaşıyorum. İyi okumalar tekrar.
-------
Sabahın ilk ışıklarından beri yollardayım. Şansıma hava kötü, bulutlar kara. Kafamda yarı yasak düşüncelerle kaldığım odadan çantamı alıp
Sen evden çıktın ya, eşik önünden aktı, pencere ardından koştu. Kalabalık içinde yabancı kalma diye aynadaki gülüşün, kâküllerindeki rüya, sandıktaki kokun, üstüne gökyüzü oldu. O uzak, soğuk, kocaman şehir birden ev içine döndü. Ben titreyerek baktım ardından. Kötü bir yalnızlık seni incitmesin diye avuçlarındaki hayat çizgisinden sessizce öptüm.
YAĞMUR..
Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat.
Yıllardır bozbulanık suları yudumladım,
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları,
Yağmur, seni bekleyen
Sen evden çıktın ya, eşik önünden aktı, pencere ardından koştu. Kalabalık içinde yabancı kalma diye aynadaki gülüşün, kâküllerindeki rüya, sandıktaki kokun, üstüne gökyüzü oldu. O uzak, soğuk, kocaman şehir birden ev içine döndü. Ben titreyerek baktım ardından. Kötü bir yalnızlık seni incitmesin diye avuçlarındaki hayat çizgisinden sessizce
Küçük istavrit yiyecek bir şey sanıp hızla atıldı çapariye…
Önce müthiş bir acı duydu dudağında...
Gümbür gümbür oldu yüreği...
Sonra hızla çekildi yukarıya...
Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü...
Neye benzerdi acep gökyüzü?
Bir yanda büyük bir merak, bir yanda ölüm korkusu...
"Dudağı yarıklar" denir, şanslıdır