Bir gün
Akşamın ölgün
Duran o nâmütenâhî ziyâ denizlerinde
Gark olan eşcâr
Gark olan ovalar
Oluyorken sükût u hüzne makar,
Geldin âlâm-ı kalbi (kalbin kederlerini) teskîne...
Göl Saatleri, Ahmet Hâşim şiirinin açık denizi gibi... Bu yüzden Hâşim'i anlatırken "Ben şiir dediğimiz şey için bu baştan daha güzel bir mahfaza, zekâ denen kıvılcım için bu gözlerden daha mükemmel iki menfez görmedim" diyen
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın haksız olduğu söylenebilir mi?
Bize kıyılara çıkmayan dalgalar, çocukları yutmayan sular borçlusun İstanbul... Boğaz’ı geçen balıkları sayan deli bir muhasebeci, balıkların peşine takılıp Haliç’e giren şaşkın bir yunus, yunusa yalanırken rakı bardağına düşen bir kedi, kediye kaftanlardan kefen diken bir terzi borçlusun. Bize dipsiz çöp kutuları borçlusun İstanbul... Kız
Benimle böyle koşan kimdi? Bir gurûra rakîb Olan o savtı seherlerde eyledim ta'kîb:
Yolun dikenleri üstünde bekledim, güldüm, Ve dinledim. .. yine savt-ı muakkibi buldum.