208 syf.
7/10 puan verdi
Uzun, çook uzun inceleme
Kitabı okurken bir hayli zorlandığımı söyleyebilirim. Temel bir kitap olduğu görüşlerinden etkilenerek okumaya başladım ancak benim için “temel” bir kitap değildi. Çünkü kitapta birçok kavram, filozof ve sosyologdan bahsediliyor. Bu insanların fikirlerine hâkim değilseniz kitabın anlaşılabilirliği daha da zor hâle geliyor. Benim de sosyoloji
Göç, Kültür, Kimlik
Göç, Kültür, KimlikIain Chambers · Ayrıntı Yayınları · 201443 okunma
384 syf.
8/10 puan verdi
Kadın karaktere Alina'ya aşırı uyuz oluyorum. Gerçekten kızı boğasım geldi.. diziyle kitap arasında biraz farklılar var. Kadın karaktere sinir olsanız da erkek karakterler için dayanın
Gölge ve Kemik
Gölge ve KemikLeigh Bardugo · Martı Yayınları · 20136,4bin okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Stefan Zweig'dan dört kısa roman ( Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat, Tanınmayan Bir Kadının Mektubu, Bir Çöküşün Öyküsü, Korku) kadınlar böyle olursa yaşamları kalmaz, kala kala bir enkaz kalır geride'ye dair anlatılar. Hüzünlü, sade ve lezzetli. Yaşadım diyebilmek, delice bir tutkunun damarlarında dolaştığını hissedebilmek için tüm yaşamlarını ateşe veren dört kadın. Yaşamın tutkulu özüyle dolu tek bir an için her şeyi göze alan kadınlar.
Gölge Kadınlar
Gölge KadınlarStefan Zweig · Doğan Kitap · 2019295 okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
Ne güzel iki kelime Melek ve Gölge.  Melek kim Gölge kim? Kim biliyor musunuz? Kadın. Evet evet kadın. Kadın öyle muazzam bir sıfattır ki okumasını  bilene, güzel kokusunu almasını bilene. Ama nerde öyle nahif nahif almasını bilen veya bilenler.. Kadın onurdur. Onuru kırıldığında insan olduğunu unutur. Unuttugunda kendinden eser kalmaz. Toparlanması güçtür. Neden böyle bir durum olsun ki? Neden kadın bu hale gelsin ki? Oysa ki ne güzel yaratmış Yaradan. Gerçekten kız çocukları annelerinin kaderini mi yaşıyor yoksa kaderlerinde mi var hayatını nasıl yaşayacaklarını? Düşünüyorum da ikisi de olabilir. Ya da bilmiyorum. Okudukça acı çeken zorlu bir hayatın mücadelesini, hüzünden başka duygu oluşmuyor bende. Acının tarifi olmaz derler oysaki Meleğin Gölgesinde acımasız da olsa hayatın verdiği bu ödülü tane tane anlatılmakta. Yazara sormak istiyorum, "siz hayata şefkat ile sarılırken bu acıyı yazmak için kaleme nasıl sarıldınız?" Melek'in suçu neydi ki hayatından hayat alındı. Bir arzusu varken neden o arzu da elinden alınıyor? Izleri silinmeyen gerçeklerle yüzleşilince insan nasıl bir ruh aleminde olur? Yazarın, insanın yüzü değil,  kalbi güzel olmalı demesi ile kadına yapılan haksızlığın ve kız çocuklarının da annelerinin kaderini yaşamamasına dikkat önem sarf ediyor. Pembe hayat deyip geçmemek gerek. Insanlığı çürümeye mahkum etmekten uzak durulmalı, diyor kıymetli yazarımız. #alıntı "Hayatın en ağır yükü insandır."
Meleğin Gölgesinde
Meleğin GölgesindeŞale Köse · Artshop Yayınevi · 20249 okunma
Kadın oturuyor, gölge ayakta kalıyor. Duvarın gölgesinin duvara ait olmaması gibi, o da kadına ait değil. Gölgeler ait oldukları nesneleri terk etmişlerdir. Onlar ilerlemiş olan geç öğleden sonraya aittirler.
Sayfa 21 - Telos Yayıncılık
Ne müşkül şey avarelik...
Hiçbir işim yok. Böyle olduğu için de bir yere gitmeye vaktim yok, desem yeri. Belli bir işte olanlar iş saatlerinin dışında ne kadar özgür oluyorlar. İstediklerini başıboş gezenlerden daha büyük bir rahatlıkla yaparlar. İstedikleri yere giderler. Belli bir işi olmayanlar için olay hiç de böyle değil. Her an bir iş çıkabilir, bir avare için. Her an görülmeye değer bir şey olabilir. Öyle bir iş, öyle bir şey ki fırsat kaçırılınca yaşamanın, dünyada olmanın bile anlamı uçup gider. Bir kadın. Bir vapur. Bir ağaç. Söz arasında geçen bir nükte. Yalnız o an için görülmeye değer bir ışık. Bir gölge. İki sokak çocuğunun kavga etmesi. Ada, Boğaz iskelesinde yaz günü insana birçok şeyleri unutturabilen bir serinlik. Belki de akla ne gelirse hepsi.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.