Gönderi

118 syf.
·
Not rated
·
Read in 16 days
Bu kitabı okuduktan sonra başka bir Victor Hugo eseri okumayabilirim. Çünkü ben diyaloglu bölümdeki karakterlerden birinin de dediği gibi düşünüyorum: "Hayır yani katil ne yapmış? Bu konuda kimse bir şey bilmiyor. Belki de lanet olası adamın tekiydi." Evet, aynen böyle. Sırf kendini düşünen bir katil var kitapta. Kısa bir süre sonra idam edilecek. Kitap boyunca hayata sırf onun penceresinden sorgulamadan bakarsak üzülürüz. Ama adil bir bakış açısıyla bakarsak, o adam neden orada, ne yapmış, kimi katletmiş diye bakarsak daha adil ve tutarlı pencerelerle bakarız hayata. Kitaptaki olaya üzülebilmemiz için, katilin haksız yere orada olması veya daha azını hak ettiği halde kendisine idam hükmü verilmiş olması gerekiyordu. Ama öyle bir şey yok. Victor Bey, uzun uzadıya giyotinin acımasızlığından söz ediyor; kanlar, kelleler, acımasızca el çırpan halk. Yani başka kansız bir idam şekli olsa kabul eder miydi acaba? Mesela iğne gibi. Kendisi aslında giyotine değil de tümden ceza sistemine karşı gibiydi kitap boyunca. Suç işleyenleri şefkatle, doktorlarla tedavi edecekmişiz yazara göre. Kötülerin, eğitimle, doktorla veya başka bir şeyle düzelemeyeceğini kavrayamamış. Mesela eğitim almış bir doktor suç işlerse ne yapacağız, onu da astronotlara mı emanet edeceğiz acaba? Daha çok yeni akademisyen Aylin Sözer bir cani tarafından yakıldı. Üstelik bunu yapan kişi o benim sevgilimdi diye yalanlar söyledi. Ondan önce Pınar Gültekin yine öldürülüp yakıldı. Yine bunu yapan cani de ölen kıza iftiralar attı. Bu canilere mi üzüleceğiz? Şimdi ben tutup da bu canilerin ağzından bir roman yazsam, örneğin, Pınar Gültekin'i öldüren katilin de üç yaşında kızı vardı, vah vah, falan diye bahsetsem, üzülür müsünüz? Peki mesela bu caniyi yok etmek mi daha iyi, yoksa biraz hapse atıp bir süre sonra aramıza katılmasını sağlamak mı? Kitapta katilin çocuğundan söz ediliyor, birçoğumuzun çocuğu var, üzülüyoruz olan bitene. Peki öldürdüğü kişinin çocuğu yok muydu, o ne olacak? Yazar cezalandırmak Tanrı'nın işidir demekle neyi amaçlamış acaba? Yani biz hiçbir şey yapmayıp, öylece şefkatli şefkatli tüm olup biten kötülükleri seyredip, canileri dizimize oturtup sevecek miyiz? Komik, ama maalesef yazar işte bunları söylüyor. İdamın başkalarına örnek olsun diye yapıldığı argümanına da karşı çıkmış. Toplumu korumak, toplum vicdanını rahatlatmak veya örnek olsun diye böyle cezalar vermek saçmalıkmış. Benim illa herkesi idam edelim diye bir derdim elbette yok ama suçluya ceza vermek niye saçmalık olsun ki? Kötülük yapanın suçları işleyip işleyip de ahireti boylamasını mı bekleyeceğiz? Tanrı akıl fikir de vermiş, kurallar da koymuş. Yazar tüm adalet sisteminin hakiminden savcısına laf etmiş. Toplanana kalabalığa da laf etmiş. Halbuki örneğin Pınar Gültekin'in katilini veya çok başka kötülükler yapmış nice caniyi idam edecek olsalar ben de orada bulunmak isterdim. Çünkü aslında orada kötü bir şey olmuyor, adalet sağlanıyor. Ama sen bunu tutup da "mahkûmu bağladılar ve oracıkta zavallıcığı öldürdüler, kimsesi yoktu, üstelik kızı da babasız kaldı" diye anlatırsan, üstelik bunu da edebi açıdan güzel yaparsan insanlar da işte böyle etkilenecektir. Suçluların cezalandırılmasını isteyen halk niye suçlu? Yazar halkı niye aşağılayıp duruyor? Suçluyu cezalandırmak, cezalandırılmasını dilemek suç mu? Halk taşkınlıklar sergiliyor, bu işi eğlenceye dönüştürmüş olabilir, bunlara laf ettin diyelim. Ama orada suçlunun cezalandırılmasını görmek isteyen kimse olamaz mı? Gardiyanından, hakiminden, jandarmasından, rahibinden, halka kadar herkes suçlu, sadece Victor ile idam mahkûmu suçsuzmuş gibi bir hikaye yaratılmış. Örneğin kitapta empati yapmamız istenen bir cani daha var. Bu adam kimsesiz ve sokakta aç kalıp bir çeteye katılıyor ve yaşamak için masumları öldürmeye başlıyor. Tabii Victor'a göre bu çetedekiler bahtsız insanlar. Asla idam edilmemeliler, kürek cezası verilmemeliler. Düşünebiliyor musunuz, masumları yok yere öldüren bu ekiple empati kuracakmışız, çünkü çocuklukları çok acı geçmiş bu ekibin. Para veya başka bir şey için öldürülen masum insanları düşünmüyor ne yazık ki yazarımız. Canilerin, kötülerin ailesini, yani arkada kalanları, canilerden fazla düşünmüş. Arkada kalanların ne suçu var diyor. Arkada kalanların bir suçu yok ama bu suçlulara hapis cezası verilse de arkada kalmıyorlar mı? Yine kalıyorlar elbette. Devlet niye arkada kalanlarla hiç ilgilenmiyor diye sorabilirsin. Peki ceza vermeyecek miyiz? Örneğin haksız yere canı alınan bu insanların kanı neden yerde kalacakmış ki? Yani kitap boyunca Victor Bey ne kadar suçlu varsa öylesine savunmuş ki artık mecburen art niyet aramak zorunda kaldım. Keşke kötüleri düşündüğü kadar, haksız yere başına kötülükler gelen masumları da düşünebilseydi. İki Şehrin Hikayesi'ni okursanız, suçsuz yere mahkûm edilen karakterler vardır, adalet sisteminin çürümüşlüğünü öyle bir anlatır ki Charles Dickens, hayran kalırsınız. Ve çok da etkili olur. Yazar dese ki, "idam kalkmalı çünkü bazen masumları da vuruyor"; veya, "bu idam yöntemi çok ilkel kan gövdeyi götürüyor,"; veya, "ülkemizde adil bir adalet sistemi yok, derhal değişmelidir, idam kalkmalıdır". Ama yok. Devamlı suçlu kim varsa savunan bir adam var karşımızda. Kısacası, bir idam mahkûmunun bu kitap vesilesiyle hücresinde çektiklerine ve idamına şöyle bir göz atmak hiçbir işe yaramıyor.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023121.8k okunma
··
61 views
ASYA okurunun profil resmi
👏👏👏👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.