Gönderi

416 syf.
·
Not rated
Batı’nın, Şark üzerindeki etkisi her zaman ilgimi çeken bir konu olmuştur. Neden her zaman Batılı insanın yaptığı doğru ancak Doğulu insanın yaptığı düzeltilmeye muhtaç ve yanlıştır? Çok uzun zamandır kitaplıkta okunmayı bekleyen bir kitaptı Şarkiyatçılık. Maalesef kötü çeviri okunmayı bir tık daha da güçleştiriyor. Hali hazırda kitabın dili de ağır ve kavramsal ifadeler çok fazla. O yüzden okumadan evvel kelime dağarcığınızın gelişmiş olmasına dikkat edin derim. Gelelim kitabın yazarına. Yazarımız Edward Said Kudüs doğumlu, kendi tabiriyle bir Şarklıdır. Yıllar boyunca oradan oraya sürüklenmiş dünyanın çeşitli yerlerinde eğitim almıştır. Şahsen ben kitabı okurken kendisinin bilgi birikimine ve bu bilgileri okuyucuya geçirme yöntemine hayran kaldım. Kitabın konusu adından da belli olduğu üzere Batı’nın Şark anlayışı, üç bölümden oluşan kitap ilk önce Şarkiyatçılığı bir düşünce ve eylem alanı olarak inceliyor. Ardından 18 – 19. Yy arasında başlayan modern şarkiyatçılığın ilk evrelerinden, Batı’daki Şark araştırmalarından, bu araştırmacılardan ve Şark üzerine yazan edebiyatçıların ideolojilerinden bahsedip, son aşamada dünya merkezinin İngiltere ile Fransa’dan kayıp Amerika’ya geçmesi ile günümüz Şarkiyatçılığının sadece siyaset sahnesinde korkutulup ve yahut bastırılıp kontrol edilmesi gereken bir bölge haline geldiğini anlatarak kitabı noktalıyor. Elbette benim gibi konuya merakı olan herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Benim okurken dikkatimi en çok çeken nokta kendilerini üstün ırk olarak gören ve bunu bütün dünyaya kabul ettirmiş bulunan Avrupa, bu üstünlüğünü açıklamaya çalışırken Şark’ı yani Doğu’yu utangaç bir bakire olarak betimliyor. Avrupa’nın kendisi ise bütün iyi özellikleri bünyesinde barındıran gelişmiş bir erillik içeriyor. Ancak bu noktada Şark’ın üreme gibi bir şansı yok. Sadece bütün iyi özellikleri barındıran Avrupa’ya teslim olur ve bekaretini kaybederse eğer, belki kendini geliştirmek yahut birkaç iyi özellik kapmak gibi bir şansı olabilir. Avrupalı Şarkiyatçı için Doğu, özellikle Müslümanlar her açıdan incelenmeye açık ve şuursuz kalabalıklardan ibarettir. Şark’ın kökenleri, dili, anatomisi, cinselliği, oturup kalkması, yemesi, içmesi ve sonra yine cinsel yaşamı- ki burada Şark özellikle de Müslümanlar, azgın ve şehvet düşkünüdür. Peçeli taze bakire kendini Avrupa’nın bağrından çıkıp gelmiş beyaz adama vermeye her an hazırdır.- irdelenir ve kitap haline getirilir. Şarkiyatçılık bir meslektir. Eğer bir aracı olmazsa (bu durumda aracı, Şarkiyatçı Avrupalıdır.) Şarklı insanın ne dili ne de edebiyatı ne de kendisi anlaşılabilir. Böyle bir geri kalmışlık halindedir Şark! Tabi bu çıkarılan sonuçların, yapılan araştırmaların, Şarklı insanı binbir parçaya bölüp her parçasından bir geri kalmışlık, tembellik, tiksinti ve acizlik çıkartan Garp medeniyetlerinin tek bir amacı vardır: Sömürge düzeninde kendi İmparatorluklarını biraz daha yükseltmek ve yıkılamaz, aşılamaz ve ulaşılamaz hale getirmek. Aşağı ırk olan Samiler gelişmemiş olduğu için kendilerini yönetemezler. Yönetilmeleri gerekir. Böylece bilinçsiz Şark; beyaz adam idaresi altında bir nebze olsun saadeti yakalayabilir! Okurken çok kızsam da bugün bu hale gelmemizin sebebi ne yazık ki üretmekten aciz tüketim manyağı boş kalabalıklar haline gelmemiz, getirilmiş olmamız. Kitap hakkında söylenecek daha çok şey var. Ancak ben burada kesiyorum. Umarım daha bilinçli nesiller bizim ve bizden öncekilerin yaptığı hataları tekrarlamaz ve Batı hayranlığı şeklinde bir veba gibi yayılan bu anlayışı yerle yeksan ederek kendi kendine yeten, okuyan düşünen ve konuşan bir toplum haline gelebilir.
Şarkiyatçılık
ŞarkiyatçılıkEdward Said · Metis Yayınları · 2016492 okunma
·
34 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.