Gönderi

128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Türk Edebiyatında kült statüsünde olup, zamanında tavsiye edilen 100 eser içinde yer alırken içerdiği müstehcen unsurlar yüzünden sonradan bu listeden çıkarılmış bir roman. Psikolojik ögelerin simgeler vasıtası ile oldukça yoğun kullanıldığı görülen bu eser küçük hacmine karşın dingin bir kafa ile dikkatle okunmayı gerektiriyor. Temelde bireyin yalnızlaşması sonucu hayatın da anlamsızlaşmasını işleyen kitap insanın sonuçlarını düşünmez ya da olacakları önemsemez ise her türlü şeyi yapabilecek potansiyele sahip bir canlı olduğunu ana kahraman Zebercet üzerinden anlatıyor. Bundan sonrası kendim için notlardır ve "alıntıdır" - SPOILER- kitapveyazar.wordpress.com/2019/03/29/yusu... Olaylar 1963 yılında, bir tren istasyonu yakınlarında bulunan Anayurt Oteli’nde yaşanır. Romanın ana karakteri, tüm hayatı eski bir konaktan bozma bu otelde geçen Zebercet’tir. Otelde doğmuş, babasının yanında otelde çalışmış, askerlik dönemi haricinde otelden dışarı çıkmamıştır. Hatta yalnızca kendisi değil annesi de burada doğmuştur. İlkokuldan sonra annesini, askerden döndükten hemen sonra ise babasını kaybetmiştir. Babasının ölümü üzerine de otelin tüm işleri kendisine kalmıştır. Günleri tekdüze biçimde geçmekte, otelden dışarı nadiren çıkmaktadır. Yaşamının anlamsızlığına varması ve değiştirmek istemesi ise bir gece gecikmeli Ankara treni ile gelip otelde kalan kadın ile birlikte başlar. Kadın, otelde yalnızca bir gece kalmıştır. Kimlik vermediği için ismini dahi bilmediği bu kadına karşı Zebercet büyük bir takıntı geliştirir. Kadınla ilgili her ayrıntı hakkında uzun uzun düşünmeye başlar. Kadın gittikten sonra kaldığı odayı değiştirmeden bırakır. Açık unuttuğu ışığı kapatmaz, eşyaların yerini değiştirmez. Zaman zaman odaya girerek eşyaları inceler, çayı kaç şekerli içtiği, yatakta nasıl uyuduğu, köye neden geldiği veya neden telaşlı olduğu gibi sorular kafasını kurcalar. Kendine yabancılaşması da bu döneme rastlar. Zebercet o güne kadar yalnız olmaktan ve günlük rutinlerinden şikâyetçi değildir. Hatta bazen yalnızlığı rahat bulmakta, yanında birisinin bulunmasını istememektedir. Tek yakınlık kurduğu kişi cinsel birliktelik de yaşadığı, otelin ortalık işlerine bakan Zeynep isimli kadındır. Gecikmeli Ankara Treniyle Gelen Kadın’ın ardından ilk olarak kendi fiziksel görünümünü yadırgamaya, daha sonra yaşamını sorgulamaya başlar. Değişiklik yaparak bıyığını keser, yeni elbiseler alır. Tüm bunları kadının dönüp bir kez daha otelde kalmak isteyeceği ve karşısına en iyi haliyle çıkmak istediği için yapmaktadır. Döneceğine dair içinde büyük bir umut vardır. Bir hafta boyunca beklemesinin ardından geleceğine dair beklentisi sona erer ve kadının odada unuttuğu havlusunu onun yerine koyarak cinsel arzularını tatmin etmeye başlar. Bir süre sonra üst kattaki odasını buraya taşır. Zeynep ile olan sevişmelerinde, Zeynep sürekli uyukladığı için karşılıklı bir paylaşım söz konusu değildir. Zebercet duygusal açıdan eksiklik hissetmeye başladığından onunla birlikte olmayı da bırakır. Bir süre sonra otel ile tüm bağını koparır ve boş oda olmadığı gerekçesiyle müşteri kabul etmemeye başlar. Sabahları geç kalkar, Zeynep’i uyandırmaz. Yıllar sonra ilk kez dışarıda içkili bir lokantaya giderek bir şeyler içer. Bu alışkanlığı sonraki günlerde de devam ettirir. Bir gün meyhaneden sonra horoz dövüşlerinin yapıldığı kahvehaneye gittiğinde Ekrem isimli bir gençle tanışır. Bir anda ona karşı cinsel arzular hissetmeye başladığını fark eder. Birlikte sinemaya giderler. Aklına daha önce otelde kalan iki erkek arasında yaşananlar gelmektedir ancak nasıl tepki alacağını bilmediğinden Ekrem’e de açılamaz. Otele müşteri almadığı gibi yıllardır hayatında olan eşyaları, kişileri de teker teker ortadan kaldırmaya başlar. Babasının zamanından beri duvarda asılı duran tabloyu atar. Aynı gün Zeynep’in odasına çıkarak birlikte olmaya çalışır. Bu kez eski günlerden farklı olarak Zeynep’in uyanık olmasını ister. Ancak ilişkiye girmekte başarısız olur. Öfkeye kapılarak Zeynep’i boğarak öldürür. Ardından otelin kedisini de öldürür. Ertesi gün otele iki adam gelir. Bu kişiler “Gecikmeli Ankara Treniyle Gelen Kadın”ın unuttuğu havluyu almak için gönderilmiştir. Zebercet böylece günler boyunca aklından çıkmayan kadının köydeki Baytar Bey’e geldiğini öğrenir. Aynı gün otele gelen bir polis memuru birkaç gün önce otelden ayrılan ve kendini emekli subay olarak tanıtan kişinin arandığı bilgisini verir. Öz kızını boğmuştur. Zebercet de aynı suçu işlediğinden, ne kadar uzun süre yakalanmadan kaçabileceğini sorgulamaya başlar. Bir gün dışarı çıktığında Ağır Ceza Mahkemesi’ne uğrayarak birkaç davayı izler. Davalardan biri karısını evlendikleri gün öldüren bir adamdır. Zebercet bu adam ile kendini özdeşleştirir. En iyisinin kendini asmak olduğunu adamın da bunu yapması gerektiğini zihninden geçirir. Sanığa sorulan sorular kendisine soruluyor gibi gelir ve vereceği cevapları düşünür. Ardından gittiği parkta ara sıra otele erkeklerle gelen bir hayat kadınını görür. Otele davet ettiği kadın yarım saat sonra geleceğini söyleyince Zebercet otele dönerek beklemeye başlar ancak kadın gelmez. Can sıkıntısıyla dışarı çıkar. Kestaneciden azar işitince bozulur ve oradan uzaklaşır. Korktuğu için kendisine sinirlenir. Hayatı bu şekilde geçmiştir. Bu yüzden artık korkmamaya ve yazgısını başkalarının eline bırakmamaya karar verir. Öldürdüğü Zeynep’i nasıl ortadan kaldıracağını planlamaya başlar. Konağı ateşe vermeyi, gizlice indirip gömmeyi, parçalamayı, yakmayı düşünür. Ama yine sorgulardan kurtulamayacağını fark eder. Üzerindeki sıkıntı giderek artmaktadır. Bu yüzden bir kez daha içkili lokantaya giderek bir şeyler içer. Ekrem’le karşılaşabileceğini umarak Horozcular Kahvesi’ne uğrar. Ancak o gün dövüş olmadığını öğrenince bu kez sinemada olabileceğini düşünür. Burada da Ekrem’i bulamadığı gibi çok sarhoş olduğu anlaşılınca sinemadan atılır. Bir atlı arabayla otele gider. Sarhoşluğun da verdiği sıkıntıyla hayatında yer eden kişilerin hayallerini görür, yaşamını sorgulamaya başlar. Yargılanmasının kaçınılmaz olduğunu anlar. Bu durumdan korkmaktadır. Sonraki birkaç gün yalnızca günde bir kez yemek için dışarı çıkar, konağın ışıklarını dahi açmadan günlerini geçirir. Hem fiziksel hem de ruhani yönden bitkin düşmüştür. Konakta ömrü geçmiş tüm akrabaları, kendisine anlatılan hikâyeler, yaşananlar gözünün önüne gelir. Sonunda ölümün kaçınılmazlığını anladığından ama sorgulamalara da girmek istemediğinden kendini asarak yaşamına son verir. ROMANDA YER ALAN KARAKTERLER Abdülkerim Çelebi: Zebercet’in Mevlevi dergâhında önemli yeri olan akrabalarından. Nureddin’in büyük dayısının amcası. Ahmet Efendi: Zebercet’in babası. Nüfus kâtibidir. Adanalıdır. Babasının kiralık bir otel işletmesi vardır. Otel depremde yıkılınca babasını, annesini ve iki kız kardeşini kaybetmiştir. Nüfus’ta çalışırken Rüstem Bey ile tanışır ve dost olurlar. Rüstem Bey’e konağı otel yapmasını öneren kişidir. Ahmet Kuruca: Zebercet’in takip ettiği bir davadaki sanık. Evlendiği kızı ilk gece yüzünü ezerek öldürmüştür. Baytar Bey: Gecikmeli Ankara Treni ile gelen kadının yanına gittiği kişi. Çalık Ali: Zeynep’in Sindelli köyünde yaşayan dayısı. Zebercet, ölümünü Zeynep’ten gizlemiştir. Çakır Hasan: Zebercet’in gittiği bir meyhanede şahit olduğu konuşmanın kahramanı. Ekrem: Zebercet’in horoz dövüşünde tanıştığı, birlikte sinemaya gittiği çocuk. Faruk Keçeci: Otelin kira parasının gönderildiği kişi. Otel, miras olarak babası Rüstem Bey’den kendisine kalmıştır. Aynı zamanda Keçecizade Rüstem Bey’in on dokuz yaşında intihar eden kardeşinin ismi de Faruk’tur. Fatihli: Zebercet’in askerdeki arkadaşı. Zebercet kendisine karşı cinsel arzular beslemektedir. Asıl ismi Serdar. Ferhunde Hanım: Zebercet’in ölmüş eski akrabalarından. Fatma Kuruca: Eşini ilk geceden öldüren Ahmet Kuruca’nın annesi. Gecikmeli Ankara Treniyle Gelen Kadın: Zebercet’in takıntılı biçimde düşüncelerinde yer eden kadın. Hacı Zeynel Ağa: Zebercet’in dedelerinden. Halil Onbaşı: Zebercet’in askerlik arkadaşı. Kendisini ilk kez geneleve götüren kişi. Hasan Balcı: Ahmet Kuruca’nın dayısı ve davasındaki tanıklardan biri. Haşim Bey: Rüstem Bey’in babası. Otele dönüştürülmeden önce konakta ölmüştür. Kadriye Kalfa: Otele dönüştürülmeden önce konakta çalışan bir kadın. Karamık: Otelde kalan siyah kediye ziyaretçilerden birinin verdiği isim. Zebercet tarafından öldürülür. Keçeci Rüstem Bey: Otele dönüştürülen konağın sahibi. Keçecizade Malik Ağa: Otele dönüştürülen konağı yaptıran kişi. Kürt Muhittin: Zebercet’in ilkokuldan arkadaşı. Lütfiye Molla: Zebercet’in dedesinin üvey kardeşi. Mahmut Görgün: Emekli Subay olduğunu söyleyerek otelde kalan kişi. Malik Ağa: Zebercet’in ölmüş eski akrabalarından. Nebile Hanım: Rüstem Bey’in eşi. Faruk Keçeci’nin annesi. Nureddin: Zebercet’in Halveti dergâhına giren ancak çile odasından çıkmasının hemen ardından ölen büyük dayısı. Orhan: Ekrem’in işyerinden arkadaşı. Ömer: Zebercet’in çocukluk arkadaşı. Ankara treniyle gelen kadının ziyaret ettiği köyden. Otele gelenlerden kardeşi tarafından vurdurularak öldüğünü öğrenir. Refik Çavuş: Zebercet’in askerdeki komutanı. Saide: Zebercet’in annesinin adı. Aynı zamanda otele gelen öğretmen kadının da ismi. Semra: Konağın sahibi Rüstem Bey’in eşi. Serap: Arada bir otele erkeklerle gelen hayat kadını. Tahsin Bey: Horoz dövüşünde, horozu yenilen adam. Zebercet: Ana karakter. İsminin anlamı Arapça kolay kırılabilen bir çeşit kristal demektir. Yedi aylık ve çok ufak doğduğundan ebesi tarafından bu isim verilmiştir. Zeynep: Ortalıkçı Kadın. Otelde sürekli kalan bir diğer kişi. Babasının ölümünden sonra otel işlerini yürütmesi için Zebercet tarafından Rüstem Bey’in önerisi ile işe alınır. Zebercet tarafından öldürülür.
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202369 okunma
·
130 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.