Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

684 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Tarzına kalemine hayran olduğum Attila İlhan’ın okuduğum ilk romanı hakkında biraz konuşalım :) Öncelikle şunu söylemem gerek, bu elimizdeki eser kitap değil de bir sinema filmi sanki . “Attila İlhan’ın Kurtlar Sofrası filmini okudum “ diyesi geliyor insanın.Bu hissi veren şey , kitabın oldukça kalabalık şahıs kadrosu -ki not etmeden akılda tutulması çok zor- bu karakterlerin konuşturulmasındaki o günlük konuşma doğallığı ve sinematografik üslup. Daha da önemlisi inanılmaz hızlı değişen sahneler... X kişisinden bahsedip y mekanında iken bir anda bambaşka bir duruma çekiyor sizi yazar ve bu geçişler başınızı döndürüyor.Yani ancak insan bunları bir filmde görürse yadırgamaz diyebileceğiniz hızda, çoklukta sahne geçişleri var. Şahıs kadrosunun kalabalık oluşundan bahsetmişken temelde üç gruba ayırabiliriz bu kişileri. Birlik gazetesi sahibi ve çalışanları, bir pavyonun sahibi ve çalışanları, illegal işler yapan zengin iş adamları ve aileleri . Bir de zaman zaman geçmişten çıkıp gelen Mustafa Kemal ... Bu kişilerden çoğunun da roman ilerledikçe birbirlerinin hayatına dokunduklarına şahit olacağız. Olay örgüsüne bir miktar değinecek olursak olayların odağında DP yıllarında ülkenin içinde bulunduğu durumun Atatürk idealleri ve Kuvayımilliye ruhuna ne kadar ters düştüğünü görüp bununla mücadeleye uğraşan Birlik gazetesi sahibi Hüsnü Faik’in çabası ve yine bu uğurda illegal bir iş anlaşmasına dahil olan birinin peşine düşen ve öldürülen gazeteci Mahmud Ersoy’ un cinayeti olduğunu söyleyebiliriz. Mahmud da Hüsnü Faik de Mustafa Kemal e ve onun ideallerine sıkı sıkıya bağlıdır, bu sebepten zaman zaman bu iki karakterin M.Kemal ile karşılıklı konuşmaları tarzında sahnelerin içinde buluruz kendimizi. Yine Mahmud karakterinin yazarın görüşlerine sözcülük ettiğini de görüyoruz. Bu karakterlerin ruh dünyasına dair uzun uzadıya tahliller yapılmamış ancak onların değişimi, dönüşümü, hayal kırıklıkları, korkuları çok başarılı veriliyor okuyucuya. Ümid karakterinin dönüşümü, İbrahim’in yıllar yılı aradığı lise aşkı Türkan’ı karşısında çok değişmiş halde görünceki duyguları, ana karakter sayılamayacak Zehra’nın yaşça çok küçük olan Bekir’e duyduğu hislerin arka planı... Herkesi tüm karakterleri arkası çok dolu bulduğumu söylemek isterim . Kitabın bende bıraktığı en belirgin iz , Attila İlhan’ın o kendine has erkeksi, keskin, kıvrak, vurucu, sade ama çok başka bir tadı olan dili ve üslubu. Çoğu yerde kendimi halen Attila İlhan şiiri okuyor zannettim doğrusu. Olay anlatıyor , basit bir durumdan bahsediyor ama bir şey var arkadaşlar o dilde bir şey var.Kendiliğinden akıp gidiyor ve sizi de sürüklüyor. Kısa,kesik ve devrik cümleler çoğunlukta. Benzetmeleri çok bilindik kelimelerle yapıyor ama çok orijinal bir şey çıkıyor ortaya. “Boynunda çığlık kırmızısı bir atkı...” diyor. Bunu daha önce hiç duymamış böyle bir şey hiç görmemiş olsanız bile o atkı kanlı canlı karşınızda duruyor o an. “ Kerpiç gibi bir sessizlik vardı “ diyor ve siz o benzetmeyi hem ilk kez hem bininci kez duyuyor gibi oluyorsunuz :) Ben genel manada dilinin etkisinden henüz çıkamadım. Tabii tamamen benim zevkimle ilgili de bir durum ancak Attila İlhan’ın Türkçeyi kullanma konusunda çok orijinal bir yazar olduğunu düşünüyorum. Olayların anlatımında kullanılan dil oldukça sade ancak bazı karakterlerin konuşturulması sırasında naftalinli kelimelere sıkça rastlayabilirsiniz :) Benim okuma zevkimi baltalamadı ancak alana uzak olanlar için sıkça sözlük açma sebebi olabilecek bir durum. Toparlayacak olursak, akışın hiç duraksamayışı hızın hep yüksek oluşuyla, kişilerin çeşitliliği,gerçekliği ve dilinin kıvraklığı ile size okuma zevki değil adeta seyir zevki sunan,bir dönem filmi havası uyandıran bir eser Kurtlar Sofrası :) Okuyacak /izleyecek/ olanlar için şimdiden keyifli bir deneyim olmasını ümit ediyorum :)
Kurtlar Sofrası
Kurtlar SofrasıAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2008361 okunma
··
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.