Gönderi
bin dokuz yüz seksen dört
George Orwell
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört
George Orwell en çok bilinen iki eserinden biri olan 1984 distopya türünün en önemli kitapları başında gelir. Kitap 1984 yılında dünyanın artık sadece 3 süpergüç ülke tarafından yönetilmeye başlanması ve bu her ülke birbirinin rol modeli olmakla birlikte aynı yönetim kalıplarına sahiptirler. Bu kalıplar insan toplumunu üç kesime ayırır. Lider tabaka iç parti, memur, sürekli çalışan dış parti ve en düşük geçim kaygısı derdinden başka hiçbir şey düşünmeyen proletler.
Proletler dışında herkes 7/24 tele-ekrandan izlenip gözetleniyor. Bence kitabın en can alıcı kısımı burasıydı. Okyanusya'da insanlar çalışmaktan başka her şeye yasaklanmışlardı. Duygu hissetme, düşünme, heyecan, mutlu olmak...gibi hiçbir duygu belirtisini yüzünüzde ifade edemez dile getiremezdiniz çünkü düşünce polisi her an peşinizde. Bununla beraber ülkede kullanılan dil eksiltilmeye yani "yenisöylem" çevirilmeye başlanılmıştır. Bu durum insanın dille beraber gelişen düşünce yapısını yok etmeye insanları sığlaştırmayı amaçlamıştır. Kelimeleri çalınan bir toplum hangi düşüncesini ifade edebilir ki? Ya da düşünebilir miydi?
Ve Okyanusya'da geçmiş sürekli değişiyor, değiştiriliyor. İnsanlar artık oldukları tarihi bile ayrına varamayacakları bir dünyaya kısılmışlardı. Acı tarafı şu ki bunun farkında bile değillerdi.
Winston Gerçek Bakanlıkta çalışan bir memur ve onun bu düzeni sorgulaması, isyanını ve aşkının 101 odasına kadar uzanan hayatını okuyoruz. Adım adım yaklaşan sonu bilmemize rağmen Winston'la beraber o dünyaya hapsolmaktan kaçamıyoruz.
Kitapta birçok yerde günümüzü gördüm. Evet bu ülkemizde var dediğim birçok yer var.
Kitap boyunca yazarın zekasına hayran kaldım. Kitabı en küçük ayrıntısına kadar ustaca düşünerek yazmış. Birçok ayrıntı çok hoşuma gitti.
Ben kitabı ilerde bir daha okumak isterim. Okumanızı isterim.
·
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.