Der Saadet (Saadet Kapısı), İstanbul'un alternatif bir ismiydi. Clarence Streit'tan sonra bir Türk dostu daha, Francis Hopkinson Smith, bu kapıdan girmeye niyet etti. Bir ressam, mühendis, yazar, gezgin olan Smith: "İstanbul'a gelmemde tek bir amaç vardı, resim yapmak." demişti. İçinde ayrı bir derinlik bulduğu Doğu'yu (camileri, çeşmeleri, manzaraları) resmetmek isterken bazen etrafına meraklı halk toplandı, sıra sıra da zorluklarla karşılaştı. Sonunda geriye İstanbul'un insanlarıyla hoş münasebeti, sokaklarında güzel anıları ve çizdiği resimler kaldı.
Araştırmalarıyla bize bu hikâyeyi kazandıran Semra Daşçı'ya da ayrıca teşekkür etmek gerek.