Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

320 syf.
7/10 puan verdi
Bir Yudum Su, gayet güzel bir distopik gelecek kurgusu. Kitap ile ilgili sadece iki itirazım var fakat bunlara geçmeden önce konudan biraz bahsetmek gerek: Ana karakterimiz Lynn ve annesi, birlikte bir çiftlik evinde yaşamaktadırlar. Evlerinin yanındaki göl en büyük hazineleridir çünkü su, distopik gelecekte en önemli ve en zor bulunan hayati ihtiyaç haline gelmiştir. Öyle ki, Lynn ve annesi bu hazinelerini korumak için, evlerine yaklaşan bir sineği dahi uzun menzilli tüfekleriyle vuracak hale gelmişlerdir. Yeni tanışacağı insanlar ve başına gelen beklenmedik olaylar Lynn’i dostluk ve sevgiyi hissettiği bir hayat ile risk almadığı güvenli bir hayat arasında pek çok tercih yapmaya itecektir. Konu aşağı yukarı böyle. Lynn, baştan sona karakter gelişimini çok iyi hissettiğimiz, onu anladığımız ve çoğu durumda empati kurduğumuz başarılı bir karakter. Kurgu gayet başarılı; o gergin atmosferdeki hayatta kalma mücadelesi harika aktarılmış. Yazarın dili genelde sade ve akıcı olsa da, gerektiği yerlerde ağır ve tasvir odaklı hale geçiveriyor. Yazar bu dengeyi çok iyi oturtmuş. Her şeyi gözümüzde gayet iyi canlandırabiliyor, gereksiz detaylara boğulmuyoruz. Fakat; Gelelim itirazlarımdan ilkine. Hikayede, kurguya hiçbir katkısı olmayan bir salgın hastalık detayı var. Bu öyle gereksiz ki, ciddi şekilde keyif kaçırıyor. Yazar kurguladığı distopik geleceğin nasıl oluştuğunu anlatırken, anlattığı şeylerin altının dolması için bu hastalık ‘bahanesini’ kullanıyor. Hikayemize tek katkısı Lynn ve annesinin gölden suyu direkt içmek yerine optik bir yöntemle mikrobunu öldürüp öyle içmeleri, bu kadar. Hastalık detayının neden eklendiğine değil, neden hiç kullanılmadığına anlam veremedim. Bu denli ölümcül bir salgın hastalık insanların yaşamlarına daha çok etki etmeliydi. İkinci itirazım daha feci. Salgın hastalığı, herhalde yazar devam kitaplarında bu konunun üzerinde daha fazla duracaktır, diyerek az da olsa kabul edebilirim ama ikincisi tam anlamıyla felaket: Su büyücüleri… Harika bir dünya kurmuşsunuz; her yer kıyamet yeri. Kimse birbirine güvenmiyor, su için insanlar katlediliyor. Çaresizlik diz boyu, hayatınız su ile takas edebileceğiniz bir bidon benzin bulup bulamayacağınıza bağlı. Ölüm her yerde kol geziyor, her saniye kafanıza bir keskin nişancı kurşunu yiyebilirsiniz, kurtlar sizi parçalayabilir, soğuktan donup ölebilirsiniz. Açlık, yiyecek bulmak için her türlü riski almaya sizi sürükleyen bir düşman adeta. Bu denli gerilimli ve tüyler ürpertici gerçeklikte bir distopya kurmuşsunuz, sonra diyorsunuz ki, su büyücüleri var yer altındaki suyu hissedebiliyorlar… Ben ömrü hayatımda bu kadar laçka, gereksiz ve atmosferi mahfeden bir hikaye detayı görmedim. Ha kurguda kullanılsa neyse, o da yok. Su büyücüleri sadece, “Hey, sen de su büyücüsüsün! Su büyücüleri çok iyi resmen sihir gibi! Hey, su büyücüsü olduğunu kimseye söyleme yoksa kötü adamlar peşine düşerler!” gibi saçma sapan diyaloglardan ibaret. Onun haricinde kurguda hiçbir yerleri yok ve hiçbir işe yaramıyorlar. Özetle kitap, birkaç istisna dışında ayakları yere basan gayet güzel bir hayatta kalma mücadelesi anlatıyor. Boş zamanlarınızı değerlendirebileceğiniz bir hikaye, tavsiye ederim.
Bir Yudum Su
Bir Yudum SuMindy McGinnis · Novella Dinamik · 2017159 okunma
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.