Gönderi

102 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
HER ÜÇ KELİMESİNDEN BİRİ "TÜRK" İÇEREN ATSIZ ÖĞRETMEN :))
" Kaybeden Atsız değildir..." . Atsız'la ilgili böyle kısa biyografiler okuyunca aklıma bir şarkı sözü geliyor; "Yazık ne mazi yazık, anlatmaya yoruldum..." Gerçekten de Türk Tarihinin mazisi anlatmakla bitmeyecek ölçüde geniş bir yere sahip literatürde. Bize bu Türk Tarihini sevdirmek en doğru şekilde aktarmak için çalışmış didinmiş uğrunda çileli yollar aşmış Zeki Velidi Togan'ların, Ziya Gökalp'lerin yolunda giden bir Türkolog. Bilinen yanlışları düzeltmiş. En başta da ; Türk tarihi İslamiyet'in kabulü ile başlar safsatasını bozmakla... Atsız, çok yönlü bir şahsiyet. Eğitimci, yazar, şair, romancı, tarihçi, Türkolog, fakat bütün bunların ötesinde büyük bir ülkü ve mücadele adamı...   Kalemini nereye çevirse ağır yaralar bırakmadan dönmeyen bir üstad. Kalemiyle ateş eden gerçek bir ülkücü. Türkçü bir nefher. İnandığı dava  uğruna ölümü göze alan. Izdırapları zaferin sarhoş edici bir afyonu misali sineye çeken kahraman...    Kalemi kelâmı bir olan er kişi. Hatta öyle ki kimi zaman buna romanlarında rastlamak mümkün. Bozkurtlar'da Böğü Alp, Kürşad, Tonyukuk ve Urungu'yu, Delikurt'ta Murad'ı zaman zaman kendi mizacının unsurları ile bezemiştir.     O ki Ruh Adam, O ki Kürşad, O ki bazen Alp Er Tunga, bazen Alp Urungu, bazen Deli Kurt, bazen de Çiçi Yabgu...   .          Ahmet Bican Ercilasun'un da dediği gibi ; Türkçülüğün Mistik Önderi  :) .          Bugün ülküler ve kahramanlar çağında yaşıyoruz. Geçmiş haklara dayanılarak davaların öne atıldığı, hesapların görüldüğü günlerdeyiz. .Bugün ayakta kalabilmek için eskisi kadar sağlam olmak yetişmiyor. Çok güçlü, çok sağlam , çok sert, çok yürekli olmak gerekiyor. Bunun da bizim için birinci şartı Türkçülük ülküsüne sıkı sıkıya yapışmaktır. Bugün de örnekleri görülüyor ki,geçmişte de olduğu gibi Türk'ün Türk'ten başka dostu yok... Bir yandan Azerbaycan soydaşlarımıza saldıran Ermeniler, bir yanda bir siyasi parti sözde demokratikliği(!) altına sığınan,barış güvercini, beyaz bayrak,insanlar ölmesin diyerek üniversite basan,duvarlara liderlerinin adlarını yazan,yerlere çöp döken, asker, polis, öğretmen, üniversite öğrencisi  şehit eden  ülkemizdeki bir etnik azınlık grup,bir yanda yıllardır çözülemeyen boğazlar, bölgeler sorunu adı altında bir türlü rahat durmayan dedelerini zamanında o döktüğümüz denize talip olan Yunan, bir yanda Fransız, Moskof... Yani Türk değilsen işin zor, Türksen daha zor.:)   Bir yandan da o zaman da olduğu gibi memleketin içine kadar girmiş kızıllar bir an sırtımızı çevirmeye görmeyelim boşluktan yararlanıp sırtlarımıza hançeri saplamaktan bir an geri kalmıyor.    İşte; her devrin menkubu Atsız o günlerde bedeni varlığı ile Türklük mücadelesi verdiği gibi bugün Tanrı Dağları'ndan gelen ruhu ile biz yeni nesillere ışık tutmuş KUTLU bir nefher olarak yolbaşçılığını yapmaya devam ediyor.       Türkiye Cumhuriyeti'mizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ün "Yıldırımları yaratan bir ırkın ahfadıyız..." diyerek örnek gösterdiği Türk Milleti; beşeri kavimlerin daha ortaya çıkmadığı bir zamanda boy göstermiş bir milletdir dünya sahnesinde.      Başkalarını memnun etmek için lafını ağzında tutan ülkü eri değil, dalkavuktur. Aman şu alınmasın diyerek doğru bilinen yoldan dönülmez!! .  Bu kitaba da Atsız'ın doğum günü sebebiyle başladım ve Atsız'ı biraz olsun tanıma şerefine nail olmuş isimlerin konferans metinlerinden oluşan bu kitabı keyifle okudum. İçinde Türk Tedrisat kültürünün nasıl olması gerektiği ile alâkalı çok güzel pasajlar buldum. Bireylere sosyolojik,kültürel ve geçmişini, tarihini aşılayan eğitimi nasıl küçük yaşlardan verebiliriz,neler yapabiliriz? Bu soruların cevabını buldurdu diyebilirim. Sonlara doğru Atsız'ın romanları üzerine tahliller vardı... En son da Altan Deliorman'ın  27 Mayıs darbesi döneminde  Albay Alparslan Türkeş ve Nihal Atsız'la olan anısını anlatmasıyla ve Ahmet Bican Ercilasun'un kısa konuşması ile bitiyor. .        Savaş meydanında Türklük düşmanlarıyla, ölesiye kalasıya tam ercesine mücadele etti. Doğruları uğruna uğradığı sürgünleri, rütbe tenzillerini, tabutlukları, diri diri mezara konuşları göğüsledi, acı çekti, ızdırap çekti, ne ağladı, ne yakındı. Çoğu zaman yalnızlığı ve ızdırabı, Türkçülük mücadelesinde bir enerji-kaynağı gibi kullandı. Her sürgünü, Türklük için açtığı şanlı savaşın bir seferi gibi yaşadı. Bu dünyanın kiriyle elini asla kirletmedi.               Doğumunun 116. Yıl Dönümünde Yolbaşçı Sayın Gökbilge Hüseyin Nihal Atsız'ı saygı ile yâd ediyorum. Ne mutlu ki,bu cihan öyle bir insana şahit olmuş. GÖK GİRSİN KIZIL ÇIKSIN              (ve birileri rahatsız olmaya devam etse de... ) TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE ONU YÜCELTSİN !
Doğumunun 100. Yılında Nihal Atsız
Doğumunun 100. Yılında Nihal AtsızYücel Hacaloğlu · Türk Ocakları · 200511 okunma
··
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.