Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
ʜᴇʀᴋᴇs ʜᴀʏᴀᴛᴛᴀɴ ᴋᴜ̈ᴄ̧ᴜ̈ᴋ ᴅᴇ ᴏʟsᴀ ʙɪʀ ᴘᴀʀᴄ̧ᴀ ᴋᴏᴘᴀʀᴍᴀᴋ ɪsᴛᴇʀ ᴀᴍᴀ ʜɪᴄ̧ ᴋɪᴍsᴇ ʜᴀʏᴀᴛᴀ ɴᴇ ᴋᴀᴛᴀᴄᴀɢ̆ıɴı ᴀᴋʟıɴᴅᴀɴ ɢᴇᴄ̧ɪʀᴍᴇᴢ. “Beyaz Zambaklar Ülkesinde”, arkadaşlarımdan aldığım tavsiyelere dayanamayarak okumaya başladığım, başlarken ya çok seveceğim ya da çok sıkılacağım, diye düşündüğüm bir kitap oldu. Ve puanımdan da anlayabileceğiniz üzere bayağı bir sevdim. Aslında başlarken Finlandiya'yla ilgili olması, Atatürk'ün liselerin müfredatına katması ve okunmasını tavsiye etmesi dışında kitapla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Aslında bir roman zannediyordum, sonra acaba gezi yazısı gibi mi dedim ama bambaşka bir şeyle karşılaştım:) Daha çok bir düşünce yazısı diyebilirim sanırım. Ben Sel Yayıncılık'tan okudum ve çevirisini gayet sevdim. Lakin sanırım başka yayınevlerinde açıklamalı ön sözler falan varmış bu kitapta öyle bir şey yok ve olsa iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Ayrıca sayfanın altında dipnot olarak verilmeyip de kitabın sonun verilen notlar ne yazık ki hoşuma gitmiyor ve sayfamı yarıda bırakıp da kitabın sonuna gidip bulmaya da üşendiğimden o kısımları genelde merak etmedikçe okuyamıyorum. Bu baskıda da bu durum böyleydi. Sanırım bundan dolayı da anlayamadığım şeyler oldu. Çok fazla yanlış bilgi vermek istemiyorum ama anladığım kadarıyla hem gerçek ve kurgu dışı hem de kurgu karakterler, olaylar ve kitaplar içeriyor “Beyaz Zambaklar Ülkesinde”. Bazı karakterler var ki onların düşünceleri, yazıları ve konuşmaları aslında yazarın kendi kurgusu, kendi fikirleriymiş. Ben böyle anladım ve böyle okudum kitabı. Başlangıcında kısa ve kolay okunan, daha basit ve sırada konularla kitaba giriş yapılmış. İlerledikçe ise daha derin konulara inmiş yazarımız, bölümleri uzatmış, fikirlerini daha net belirtmiş. Ve ben de bu yüzden sanırım kitabın ikinci yarısını daha çok sevdim. Alıntı niteliğinde o kadar güzel cümleler, paragraflar hatta sayfalar vardı ve hepsi de o kadar anlamlı ve güzeldi ki... Kitabı okumasanız bile alıntılarını okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Yazar o ikinci yarısı diyebileceğim kısımlarda kimi zamana bir din adamı kimi zaman bir yazar kimi zaman bir tatlıcı kimi zaman bir öğretmen kimi zaman bir doktor oluyor ve çeşitli mesajlar veriyor. Ama bana sorarsanız birbirinden bağımsız olan ve baştan sadece Fin halkının “Bataklıklar Ülkesi” olan “Suomi”den gelişimini anlatırken sonradan mesajlarını tek bir geniş ve evrensel ana başlık altında çok güzel toparlıyor ve etkileyici bir sonla da kitabını bitiriyor. Kimi yerde içinde bulunduğum dönemden dolayı okumakta zorluk çeksem bile genel anlamda zorlanmadan ama üzerinde derin bir şekilde düşünerek okuduğum bir kitap oldu. Gerçekten de Atatürk'ün neden liselerde zorunlu müfredat olarak bu kitabın okutulmasını istediğini kitabı bitirdiğimde anladım ve bence hala da lise müfredatında olması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. En azından edebiyat hocalarının öğrencileri okumaya teşvik etmesi gerekli. Yine de ortaokul ya da lisenin ilk yılları için ağır kaçabilecek ama 16 yaş sonrası için çok daha anlamlı ve kişiyi kamçılayıcı bir kitap olduğu kanaatindeyim. Kendim de bu kitapla lisenin son yılında tanışmış olmaktan memnunum. Ama burada şu anlaşılmasın ki sadece gençler okumalı. Hayır, bence her yaşa da uygun bir kitap. Okumayanlar bir şekilde okumalı diye düşünüyorum. Yorulursanız ara vererek bölüm bölüm okuyun ama bence okuyun. Eğer yine de size ağır gelen bir kitapsa kendinizi başka kitaplarla geliştirip bu kitaba tekrar dönün ve okuyun derim. Buraya o çok sevdiğim alıntılarından birkaçını da bırakmak istiyorum. Herkes hayattan küçük de olsa bir parça koparmak ister ama hiç kimse hayata ne katacağını aklından geçirmez. "Ben senin içindeyim, sen de benim. Biz dünyanın içindeyiz, dünya bizim. Hepimiz biriz. Dünyaya zarar verirsen, insanlara veya hayvanlara kötülük yaparsan kendine zarar vermiş, kendini sakatlamış ve çirkinleştirmiş olursun." "Hepimiz bu hayatı bir köşeden seyreden izleyiciler gibiyiz, sanki her birimiz her şeyin ve herkesin yargıcı olmak üzere görevlendirilmişiz. Herkes büyük işler, büyük insanlar ve büyük mutluluklar peşinde, herkes bunlara susamış vaziyette ancak kendilerini ve çevrelerinde olan bitenleri sıradan bayağılıkların, kalın kafalılıkların ve beyhudeliklerin ötesine bir milimetre bile olsa geçirmeyi pek azı düşünüyor." "Beyler! Körebe oynamayı ne zaman bırakacaksınız? Vatanseverlik, halk sevgisi, kültüre hizmetleriniz hakkında nutuk atmasını bilirsiniz ancak halkınız, vatanınız ve kültürünüz için gerçekte ne yapıyorsunuz?"
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Sel Yayıncılık · 202099,2bin okunma
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.