Sürgün yeri Bodrum
Cevat Şakir Kabaağaçlı. Herkesin bildiği isimle, 817.jpg)
Halikarnas Balıkçısı . Halikarnas, Bodrum'un antikçagdaki ismi. Sonradan buraya neden bu isim verilmiş, hep merak etmisimdir. Karanlık, izbe bir yermiymis ki bu ad layık görülmüş? Aynen kalsaymis ne sakıncası olurmuş? Neyse...
Halikarnas balıkçısı, Abdülhamid dönemi tarihçilerinden Şakir Paşa'nın oğlu. Oldukça iyi bir eğitim almış. Robert kolej, Oxford üniversitesi yakın çağlar tarihi. Sonra yurda dönüyor, çeşitli dergilerde yayınlanmış makaleleri ve karikatürleri bulunuyor. Ayrıca çevirilere imza atıyor. Çalıştığı dergiler arasında, döneme ışık tutan resimli ay dergisi de bulunuyor. Malumunuz, Zekeriya Sertel ve Sabiha Sertel'in çıkardıkları dergi.
Mavi sürgün, roman tadında okunabilecek bir yaşam öyküsü. Balıkçı hayatının bir kesimini kaleme aktarmış. Ki bu kesim onun bütün hayatını değiştirmiş. Şöyle ki;
Dergide yayınlanan bir makalede, kendisine istiklal mahkemesi tarafından bir dava açılıyor. Bu dava sonucunda Bodrum'a sürgün ediliyor. Bildiğiniz üzere, Bodrum sınırlarında kalmak ve her gün imza vermek. Ceza bu. Onunla beraber yargılanan dergi sahibi Zekeriya Sertel ise Sinop'a sürgün ediliyor. Hiç bilmediği bir yer Bodrum, Balıkçı'nın. Tek meşhur yeri kalesi. Zaten cezanın açılımı kalebentlik cezası. Bodrum, söylenene göre iki dükkan, bir fırın o günlerde. Ona verilen bu ceza, ilerleyen günlerde onun ödülü oluyor. Bodrum'a bayılıyor. Herkesin sevgilisi oluyor. Değer veriliyor, değer veriyor. İnsana, ağaca, balığa, denize. Bu süre içinde Bodrum'a adeta sınıf atlatıyor. Bodrum'un gelişmesine inanılmaz derecede katkı veriyor. Turizmine, tarımına, hayvancılığina. Doğru dürüst tek bir gol ağacı yokken, yurtdışından tohum getirip, yörenin turunç zengini olmasını sağlıyor örneğin. Deniz turizmi diye birşey bilinmiyorken, bu yönde yerli halkı bilinclendirip, onların keselerine katkı sunuyor, Bodrum'un bilinirliğini artırıyor. Daha neler neler...
Esas ceza ise, affedilip İstanbul'a dönmesinin sağlanması. İşte bu ceza. Ama süreyi doldurunca, tekrar dönüyor ve yaşamının büyük bir kısmını Bodrum'da geçiriyor.
Bodrum, Bodrum olduysa büyük pay Balıkçı'nın. Aydın olmak böyle birşey. Ceza olarak gönderildiği yerde, hayatının en mutlu günlerini geçiriyor.
Büyüklerimiz anlatırlardı, eskiden miras sozkonusu olduğu zaman, değersiz, para etmeyen yerler olduğu için deniz kenarındaki evler, arsalar kız çocuklarina verilirmis. Bugün paha bicilemiyor buralara. İşte , buralarda bu kadar aşama kaydedildiyse, devletin önemli kalemlerinden biri buralardaki turizm olduysa, Balıkçı ve onun gibilerin emeği yadsınamaz.
Bu kitabı tavsiye ederim şiddetle. Hüzünlü kısımlara deginmedim, bu kadar güllük gülistanlık değil tabii ki bu süreç. Daha çok mutlu kısımlardan bahsettim. Her inceleme de içimiz kararmasın.
Balıkçı bugün Bodrum'da yatıyor, nurlar içinde uyusun.
··
581 views
Bodrum iki dükkan, bir fırın olarak kalsa mıydı acaba? Halikarnas Balıkçısı Bodrum’un gelişmesi için çabalarken bir gün orayı katledeceğimizi aklından geçirmemiştir herhalde. İyi ki bu hâlini görmemiş.
Elinize sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.