Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
Yine bir Hüseyin Rahmi kitabı ve yine çok beğendim :) Yazarın dili sade ve anlatımı akıcı olduğundan kitaplarını okumaktan ciddi manada keyif aldığımı ve kitaba başlamamla bitirmem arasında geçen zamanı hiç anlayamadığımı söyleyebilirim. Naturalizm akımını benimseyen yazarımız sokağı edebiyata taşıyan yazar olarak da ünlenmiştir. İncelemesini yazdığım bu eseri de yazarın ününü sağlayan ilk romanıdır. Kitapta Anjel isimli Fransız bir kadının Osmanlı Devleti’ne gelerek bir yalıda mürebbiyelik yapması ve devamında gelişen olaylar anlatılır. Anjel, kendi memleketinde ‘fiy püblik’ yani genel kadın denen kadınlardandır. Bu mesleğe yatkınlığı annesinden gelmektedir.Annesi gibi o da gününü gün eden, her gün başka biriyle vakit geçirmekten memnun olan bir kadındır. Fakat gün gelir annesi gibi o da kendisini sevmeyen bir adamdan hamile kalır. Başta çocuğuna bir baba bulma umidiyle gözüne kestirdiği saf, sevgi dolu e biraz da zengin bir koca adayı arar. Kitabın bu kısmında Anjel bu adayı bulduğunu sanarak bir tiyatrocuyla yakınlaşır. Tiyatrocu ile Anjel arasında geçen diyalogları beğendiğimi söyleyebilirim. Yazar burada basit bir sevgili atışması yerine toplumsal meselelere değinmiş. Tiyatrocu, Anjel’i genel kadın olmakla yargılarken Anjel de onu yalancılıkla ve inanmadığı şeyleri yazarak para kazanmakla itham eder. Tiyatrocuya göre bir doktor nasıl ki kendisi hasta olabildiği halde hastaları tedavi edebiliyorsa, bir avukat nasıl ki suçlu olabileceği halde yahut inanmadığı halde birilerini savunabiliyorsa tiyatrocu da pekala inanmadığı, tatbik etmediği şeyleri yazıp bunlardan para kazanabilir. Zaten oyuna gelenlerin de oyunu izleyip bundan ders alarak hayatlarını değiştirme gibi bir amaçları yoktur. Burdan belki sanat toplum için midir sanat kim içindir gibi bir tartışmaya gidilebilirdi.. fakat daha ziyade ahlak anlayışı üzerinde durulmuş. Kitabın genelinde bahsedilen konu da aslında ahlak etrafında şekilleniyor. Medeni ve güzel(!) Batı, her şeyiyle iyi ve üstündür. Anjel’in mürebbiyelik yaptığı yalının erkekleri için bu kesinlikle böyledir. Batı hayran olunasıdır. Evin erkekleri Anjel’in ağzının içine düşerler. Onun ufak bir tebessümünün ve bakışının derdiyle yanıp tutuşurlar. Anjel’in de zaten mürebbiyelikteki asıl maksadı budur. Kendine aşıklar bulup hem gönlünü eğlendirmek hem de para biriktirmek ister. Evin kambur amca beyi, evin genç oğlu, evin damadı, evin aşçısı kim varsa hepsi Anjel’e gönlünü kaptırır. Sonra olaylar gelişir, bir de bakarlar ki Anjel hepsinin sevgilisi. Yani 3 erkeği de idare etmekte... tabi bunu öğrenen erkekler üzülür, utanır, çekinir, yaşananları sorgular kendilerine çekidüzen verir sanmayın. Erkekler arasında bir kıskançlık, bir rekabet başlar ki, okurken sanki kitabı aşıp bir tiyatro sahnesinde her şeyi ayrıntısıyla izledim diyebilirim. Her şey tam bir komediydi :) Kitabın sonu belki tahmin edilebilirdi belki de değildi orası size kalmış ancak yazarın şaşırtmayı, güldürmeyi ve düşündürmeyi iyi becerdiğini söyleyebilirim. Velhasıl kelam, ben sevdim. İlgi duyan merak eden varsa buyursun okusun :)
Mürebbiye
MürebbiyeHüseyin Rahmi Gürpınar · İnkılap Kitabevi · 20167,4bin okunma
·
163 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.