Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kadınların Kendilerine Ayıracakları Yarım Saatleri Yok!
“Heyhat! Yazmayı deneyen bir kadını Kendini bilmez bir yaratık sayarlar, Hiçbir erdem telafi edemez bu hatayı. Cinsiyetimizi ve tarzımızı yanlış anlıyormuşuz. Terbiye, moda, dans, kıyafet, oyun, İşte bunları istemeliymişiz; Yazmak ya da okumak ya da düşünmek ya da araştırmak, Güzelliğimizi gölgeler, zamanımızı tüketirmiş, Ve en güzel çağımızda engellermiş zaferlerimizi. Berbat bir evin sıkıcı işleriniyse, En büyük sanatımız ve yararımız sayar kimileri.” (Lady Winchilsea) Arno Gruen’in Normalliğin Deliliği kitabındaki bir alıntı ile başlamak istiyorum izninizle, “Erkeğin kurbanı olduğu için (veya olabileceği için) kadın, erkeğin kendi üstünlüğüne olan inancını ve kadını küçümsemesini benimsiyor. Bu yüzden de kendinden nefret ediyor.” Doğduğu ve evlendiği ailelerin her ikisinde de erkek mitine bağlı kalmaya devam eden ve erkek mitinin dayatıldığı bir toplumda yetişen kadın, kendi olmaktan çıkar ve kendine yabancılaşmaya başlar. Bu durumda, kadın asla kendi olarak karışımıza çıkamaz, kişiliği ve karakteri erkeğin isteğine göre belirlenir. Erkek mitinin kadın tarafından benimsenmesine çok güzel bir örnek: “Onun yazar kumaşı taşıdığına yemin edebilirdim. Ama, ‘bunu yapmaktansa iki hafta uyumamayı yeğlerim.’ Yazma konusunda büyük yeteneği olan bir kadın bile bir kitap yazmanın, hatta kendini oyalamanın gülünç olmak anlamına geleceğine kendini inandırdıysa, yazan bir kadına ne kadar büyük bir muhalefet olduğu tahmin edilebilir.” O zamanki toplumun kadının yazma konusundaki kötü düşünceleri kadınların bile zihinlerine o kadar işlemiş ki, hemcinsini savunmak veya desteklemek yerine onu eleştirmeyi ya da görmezden gelmeyi tercih ediyor. Günümüzde bile bunun değişmemiş olması çok ilginç… Çevremdeki insanlardan o kadar fazla bu tür sözler duyuyorum ki, Virginia 21. Yüzyılı görmüş olsaydı hiç şaşırmazdı. Ya da çok şaşırırdı mı demeliydim… Geçmişe baktığımızda kadının yüzyıllar boyunca erkek mitiyle hareket ettiğini ve asla kendi olamadığı sonucuna varıyorsak, bir kadının kendi olduğu takdirde neler yapıp neler yapamayacağını nereden bilebiliriz? Virginia bu konuya da değiniyor. Kadının bütün yüzyıllar boyuna “erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren ayna” görevi gördüğünü ve uygar toplumların bu aynalara her alanda (şiddet ve kahramanlık eylemleri) ihtiyaç duyduklarını dile getiriyor ve ekliyor: “İşte bu yüzden Napoleon da Mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğunda bu kadar ısrarcıdırlar, eğer onlar aşağıda olmasalardı kendileri büyüyemezlerdi.(…) Çünkü eğer kadın gerçeği söylemeye başlarsa (eleştiri yaparsa) aynadaki görüntü büzülür; erkek hayata uyum sağlayamaz olur.” Kitabın özeti bana göre şu cümledir: #101139686 Virginia’nın kısaca bahsettiği durum bu, bir kadının özgür olabilmesi onun ekonomik gücüyle doğru orantılıdır. Buna kesinlikle katılıyorum. Bu kadar fazla ve çeşitli sorumluluklar altında olan kadının sorumluluklarını azaltmanın ve “kendine ait bir oda ve yaşam alanı” bulmanın en önemli aracı ekonomik güçtür. Bu incelemeyi, “Her şeye rağmen yazın.” diye kitabını bitiren güçlü “kadın” için kaleme aldım ve kitapta beni bir hayli etkileyen bir pasajla da bitireceğim. “Hayal edildiğinde çok önemli; pratikte ise tamamıyla önemsiz. Şiir kitaplarını baştan sona istila etmiş, tarihte ise adı geçmiyor. Kurmacalarda, kralların ve fatihlerin hayatlarına hükmediyor; gerçek hayatta ailesinin parmağına zorla yüzük taktığı herhangi bir delikanlının kölesi. Dudaklarından, edebiyatın en ilham verici sözcükleri, en derin duygularından bazıları dökülüyor, gerçek hayatta okuması yazması neredeyse yok, zor heceliyor sözcükleri ve kocasının malı durumunda.” Teşekkür ederim. :)
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202138bin okunma
··
296 görüntüleme
Seden Kıraner okurunun profil resmi
İncelemenizi cok beğendim. Emeğinize sağlık 👏👏
Lady Petite okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :)
RA okurunun profil resmi
Eline sağlık, benim kalemime çok yakın beğendim güzel olmuş :) O meleği öldürmek şart çünkü o kadının başına geçirilmiş kara bir çuvaldır. Hal böyleyken kadını nasıl tanıyabiliriz. Hoş ya bazı kadınlar da işin kolayı diye o çuvalı kendi istekleriyle başına geçirirler. Halbuki hayat belki de bir defaya mahsusdur.
Lady Petite okurunun profil resmi
Aa buna sevindim :)) teşekkür ederim 😌 Evet bu konuda haklısın, her ikisinde de haklısın gerçi. Meleği öldürmek şart ve çuvalı isteyerek geçiren de çok..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.