Güzelini söyleyecektik, konuşmak hüner mi!
Şöyle bir geçmiş zamana yolculuk yapalım. Geçmiş olsa da hâlâ zihnimizde canlılığını koruyan anılara doğru.. Mesela psikolojinin önemli tekniklerinden biri olan koşullanma tekniğinin bilinçaltımızdaki yansımalarına, kodlamalarına doğru..
Çocukluğumuzda nasıl bilirdik Allah’ı? Yakan taş eden, cehenneme atan, kızan, çarpan bir Allah. Neden peki? Çünkü öyle duyardık büyüklerden. ‘Anneye babaya karşı gelinmez Allah taş eder, böyle davranırsan cehenneme gider yanarsın, çocuk masumluğu ile bir soru sorsak ‘Sus bakayım, tövbe de, Allah çarpar yoksa’ ya da yine cehenneme atan, bir vakit kaçıranlara 80 sene kızgın sac üzerinde namaz kıldıran, hataya düşen kulları için zebanileriyle azaplar hazırlayan, ‘eli sopalı’ birbirinden ilginç korku figürleriyle bir Allah anlatıldı pek çoğumuza. Aslında bir nevi kaş yaparken göz çıkarılıyordu bu durumda bilinmeden.
"Korkutularak Kuran okutulan bir çocuk Kurandan.. Dövülerek namaz kılması emredilen bir çocuk namazdan.. Cehennemde yakacağı söylenecek Allah’la tanıştırılan bir çocuk Allah’tan uzaklaşır." Sayfa 42
Kimse Gafur olan, Tevvab olan, Rahman ve Rahim olan, Vehhâb olan, Fettâh olan Allah’tan bu denli altını çizerek bahsetmemişti. Halbuki Allak(CC) kullarını çok severdi. Hem de bir annenin yavrusuna duyduğu muhabbetin yanında laf edilemeyecek kadar çok. Anneler şefkatli ise, Allah (CC) şefkatin kendisiydi. Anneler sevgi dolu ise Allah (CC) merhameti halk eden, Rahman-ı Rahim’di.
‘Yaşını almış bir sahabe bir gün camide çocukları yanına çağırır. ‘Çocuklar,’ der, ‘biliyorum mescide gelmek sizin de hakkınız. Ama ben artık yaşlandım, kafam ses gürültü kaldırmıyor. Sizinle bir anlaşma yapalım. Ben namaz kılarken istediğiniz gibi oyununuza devam edin, çünkü namazdayım, duymam sizi. Ama namaza ara verdiğimde sessizce oturun..” Bu cümleler bize şu soruyu sorar; namaz kılınan mekânda oyun oynayan çocukta mı sorun vardır, yoksa namazın içindeyken onları duyabilen bizlerde mi?
Camiden kovduğumuz çocuk, dönüp de, “Kimin evinden kimi kovuyorsun” derse ne diyeceğiz??
"Zorlaştırmayın kolaylaştırın. Sevdirin nefret ettirmeyin."
Hadis-i Şerif
Bizler çocuklarımıza namaz kıldırtmak, oruç tutturmak, Kuran okutmak zorunda değiliz. Ama namazı sevdirmek, orucu sevdirmek, Kuran’ı sevdirmek zorundayız. Severse yapar zaten.
Bir insanın ‘Allah beni yakar’ korkusuyla namaza durması ile, âdeta bir sevgiliye koşar gibi ‘çok sevdiğim Rabbimle buluşuyorum’ hissi ile namaza durması arasında dağlar kadar fark vardı.
Jean Jacques Rousseu, pedagoji tarihinin önemli eserlerinden olan Emile’in girişinde şöyle der; “Her şey aslında iyi olarak doğar. Sonra insanın elinden bozulur. İnsan kalbinde doğuştan gelen hiçbir ahlaksızlık yoktur.” Sayfa 56
Gazali bunu şöyle ifade eder: “Her çocuk temiz bir fıtratla ve mutedil olarak, yani saf ve her şeyi almaya kabiliyetli olarak doğar. Yöneltileceği şeyleri yapmaya hazırdır.” Sayfa 97
Yaratılışında muhabbetle yoğurulmuş insan fıtratı, henüz daha bu ‘sevgi’ nüvesini açamadan solmasın; çocuk yürekler ‘korkutan’ değil, ‘kulunu çok seven’ Allah’la tanışarak yetişkinliğe yol alsın duasıyla kaleme alınmış satır satır cümleler yüreğinize ve ruhunuza fısıldıyor. Kitapta çocuk perspektifinden din, eğitim, Allah, Kur’an, namaz ve oruç kavramlarına dair pedagojik bakış açıları, yaklaşımlar ve uygulamalar var. Yüreğe ve ruha fısıldayan cümleler..
Kitap, çocuklar ve bizler için faydalı olacak bilgileri; Çocuk ve Din, Çocuk ve Eğitim, Çocuk ve Allah, Çocuk ve Kuran, Çocuk ve Namaz, Çocuk ve Oruç olmak üzere 6 başlıkta akıcı, bilgilendirici, yer yer pedagog görüşlerine yer vererek, yapılan araştırmaları ekleyerek, kıssa ve hikayelerle süsleyerek, bilimden, Kuran’dan, hadislerden örnekler barındırarak, özellikle bölüm sonlarında yer alan not defterim kısımları ile yer yer doğru-yanlış başlığı altında karikatürleri karışımıyla iyi bir kitap çıkmış ortaya. Bu kitapta din eğitiminin en önemli iki bileşeni olan sevginin ve güvenin yine ilişiği olan ayna nöronlarının önemleri, din eğitiminde neyi neden yapıyoruz, neyi ne zaman ne kadar anlatmalıyızı, buna takiben din eğitiminde ceza ve ödül yöntemlerinin incelenişi, bu eğitimde anne, baba, öğretmen rollerine, Kuran, namaz, oruç eğitimine kaç yaşında nasıl başlanılması gerektiği, hangi yaş gruplarında çocuklar ile daha sağlıklı bir iletişim kurma yollarına kadar, içinde bulunduğumuz çağa ne ad verilirse verilirsin, hayat algısının haz merkezli olduğu gerçeği herkes tarafından açıkça bilinmekteyken, çocuklarda haz öteleme eğitiminde değin bir çok bilgi ve soruların cevaplarına ulaşmak da mümkün.
Aslında geleceğin anne-babaları veyahut abi-ablalar, teyze-dayılar, amca-halalar bu kitap hepimize..
"Bir çocuğun en büyük düşmanı, ona Allah’ı anlatmayan ve hiç ölmeyecekmiş gibi yalnızca bu dünya için yetiştiren anne-babadır."
Hz. Ömer
Çocuğumuza Kuran alfabesini öğretmek önemlidir. Ama Kuran ahlakı öğretmek daha önemlidir. Çünkü biri Kuranı, diğeri hayatı okumayı sağlar.
Gayret bizden, takdir Allah’tan.. Nasip ettiğin her şey için şükürler olsun.