Gönderi

159 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Kutsaldır hayat. Ve insan insanın sığınağıdır...
Burhan Sönmez’in ikinci romanı, benim de okuduğum ikinci Burhan Sönmez eseri olan “Masumlar” etkileyici, samimi bir sürgün hikayesi. Sürgün deyince aklımıza acı, yas, öfke, intikam duyguları üşüşüverir. Zira, adı üzerinde sürgün, gönülsüzce gitmek, bir şeylerden kaçarken köklerini ve sevdiklerini geride bırakmak demek. Bu nedenledir ki edebiyatımızda sürgün hikayeleri genelde hüzünle ve intikam duygusuyla doludur. Burhan Sönmez ise farklı bir sürgün hikayesi ile ve intikam yerine umut dolu bir dille çıkıyor karşımıza. Romanını iki ana hikaye üzerinden kurgulamış Burhan Sönmez ve akışta hep sırayla bu iki hikayeden birini ilerletmiş. Hikayelerin ilki, İngiltere’de sürgünde olan kahramanımız Brani Tawo’nun yaşadıkları. İkincisi ise memleketi Haymana’da bıraktığı çocukluğu, geçmişi, kökleri… Okuyucuda kafa karışıklığı yaratabilecek bu kurguyu son derece başarılı şekilde yazıya dökmüş Burhan Sönmez. Akıcılığı korurken hikayelerin esrarını dikkatle serpiştirmiş romanının içine ve her iki akıştaki hikayenin sonunu da heyecanla bekletmiş okuyucuya… İlk romanı Kuzey’den tamamıyla farklı; duru bir dille ve daha çok diyaloglar üzerinden ilerletmiş romanını. Bir tarafta, ülkelerinden kilometrelerce uzakta, Cambridge’de yolları kesişen Brani Tawo ile İran'lı Feruzeh birbirlerine yaslanarak sürgünün acısını azaltmaya çalışırlar. Kader birliği yapan bu iki genç geçmişlerindeki sırları ve hikayeleri paylaştıkça güçlenir ve hayata tutunurlar. Diğer tarafta Brani Tawo’nun Haymana’daki tanıdıkları vardır; hayatın önlerine çıkardığı binbir zorluğu teker teker aşma gayreti içindedirler. Hikaye ilerledikçe anlarız ki, iç içe geçen bu iki hikayedeki herkes hayatın içinde bir yerlerde sürgündür aslında… Brani Tawo siyasi sebeplerle, Feruzeh hayal kırıklığıyla, Ferman korkunç pişmanlığıyla, Asya aşkının özlemiyle, Saadet ise can korkusuyla sürgündür bu hayatta. Ama yaşam varsa umut da vardır; en olmayacak anda bile kendini gösterir. Romanda umudun, azmin, direnişin ve her ne olursa olsun zorluklara boyun eğmemenin sembolü ise Kewe’dir. Tüm roman boyunca beni en çok etkileyen karakter oldu büyükanne Kewe. "İnsan insanın sığınağıdır." demiş yazar romanının sonunda. En dermansız derdi olan Ferman’ı bile sevmeyi bilenler sayesinde hayata döndürmenin bir yolunu bulmuş. "Her sayfası çevrilip bitirilmiş ama içinde ne olduğu anlaşılmamış bir din kitabı kadar kutsaldı hayat” derken hayata dair umudundan ve inancından, ne kendisi ne de kahramanları için, vazgeçmeyeceğini göstermiş. “Polis kazası” olarak tanımladığı ağır işkencelerin ruhunda bıraktığı izleri ve Insomnia - Uykusuzluk Hastalığı illeti ile ne zorluklarla boğuştuğunu da satır aralarında paylaşmış bizimle. Haymana'da geçen kısımlarda umudun adı olan Deniz Gezmiş'e selam vermeyi ve ulusça “devlet dersinde” nasıl sınıfta kaldığımızı hatırlatmayı da unutmamış : "O gün radyo Deniz'in ve arkadaşlarının idam edildiği ha­berini verirken kulağım çınladı ve çocukluk çağımda ilk kez radyoyu yanlış anladığımı sandım. "Onu devlet öldürdü," dediler, "devlet kim?" dedim. Bunu ne zaman sorsam yer sarsıldı, gök gürledi. Devlet dersinde sınıfta kalmaya mah­kum her çocuk gibi Deniz'i ömür boyu kimsenin bilmedi­ği aynalar içinde saklamam gerektiğini anladım.” “Devlet dersi”nde daha fazla sınıfta kalmadan, bizi insanlığımızdan sıyıran öfkenin tuzağına düşmeden ve umudumuzu kaybetmeden yaşamak dileğiyle…
Masumlar
MasumlarBurhan Sönmez · İletişim Yayınevi · 2011639 okunma
·
260 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.