Gönderi

430 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 16 days
Nietzsche Ağladığında Irvin D. Yalom
Uzun zaman sonra ilk defa bir kitabı bitirir bitirmez başladım yazmaya. Belki de uzun zamandır bana bu kadar iyi hissettirecek bir kitap okumamışımdır. Hissettiklerim hiç soğumasın, satırlarım eksik kalmasın istedim. Sanki biraz daha geç kalırsam söyleyeceğim bir şeyler eksik kalacakmış gibi geldi. Yalom’u mutlaka duymuşsunuzdur. Günübirlik Hayatlar ve Aşkın Celladı gibi psikoterapi öyküleri ile psikolojiye olan merakımızı daima artırırken kurgusal içerikleri ile tüm dünyada yankı uyandıran yazarlardan biri olmayı başarmıştır. Gerek hasta-doktor ilişkisine getirmiş olduğu yaklaşımlarla, gerekse felsefi çıkarımları ile neredeyse her eserinde fark yaratmıştır. Bu yüzden olsa gerek kitapları üniversitelerde ders kitabı olarak okutulmuş ve eğitim kurumlarının başvuru kaynakları arasına girerek geniş kitlelere ulaşmıştır. Söz konusu böyle başarılar olunca insan onun kitaplarını eline alır almaz bir heyecan hissetmiyor değil. Ama ne yalan söyleyeyim hissettiğimden çok daha fazlası olduğunu anladım. Çünkü bu defa elimde hem kurgu hem gerçek, hem sürükleyici hem de düşündürücü bir eser vardı: Nietzsche Ağladığında ! Yalom’un bu seferki misafir koltuğunda adını sıkça duyduğumuz, sözlerine aşina olduğumuz ve düşüncelerinin içinden çıkamadığımız bir isim var. Nietzsche! Avrupa’nın en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilen ve söylentilere göre 21. yüzyıl dahil olmak tüm zamanların en çok alıntı yapılan filozofu olan Nietzsche. Felsefe dünyasına kazandırdığı kavramlarla birçoğumuzun insana olan bakışını değiştiren Nietzsche’yi bu defa farklı bir koltukta görüyoruz. Kitabın arka kapağını okuyunca az çok bir şeyler geliyor aklınıza ama bence sayfaların büyüsü çok daha fazla. Doktor koltuğunda Breuer ve ümitsizliğin pençesine düştüğü gerekçesi ile hasta koltuğuna oturtulan Nietzsche. Aslında hiçbir yere ait olmadığını düşünen Nietzsche ve ait olduğu dünyada kendi mücadelesini veren Breuer desek daha doğru olur. Kim hangi koltukta oturuyor bir süre sonra unutacaksınız zaten. Onları kesiştiren şey hayata anlam verme ve hayatta anlam bulma. Hepimizin yaşam hakkında yürüttüğü fikirlere, çıkmazlara, ümitsizliğe, bilinmezliklere, öfkeye ve aşka sesleniş. Yaşarken var olabilmenin ipuçları. Kendini bulabilmenin önce kendinde kaybolmaktan geçtiğinin kanıtı bir kitap. Aslında kitapta çok sevdiğim bir sözle açıklasam daha doğru olacak bunu. “Yaşarken yaşayın! İnsan, Yaşamını tamamlayıp öldüğü zaman, ölüm taşıdığı dehşeti yitirir! İnsan doğru zamanda yaşamazsa, asla doğru zamanda ölemez.” Farklı dünyalarda farklı yolculuklardan geçmiş fakat aynaya baktıklarında aynı korkuların, anlamsızlıkların kurgusuna rastlamış, aynı ihanetin şerbetini içmiş iki insan. Josef Breuer ve Nietzsche. Varoluşun çatlakları arasında tüm savaşını zamana karşı veren iki büyük insan. Kitabı okurken bir yanda hiç kopmayan bir kurgunun içerisinde sürükleniyorsunuz bir yandan da onların sohbetine karışıp düşüncelerini kendi düşüncelerinizle kıyaslıyorsunuz. İnsan olarak yaşadığımız hayatlar, taşıdığımız yükler neticesinde sık sık ümitsizliğe düşmüş, kendimizi bir kapana kısılmış ve özgürlüğü elinden alınmış gibi hissetmişizdir. Böyle anlarda hep geçmişte olup biten olumsuzlukları düşünüp yine geçip gider düşüncesi ile kendimizi zamanın kollarına teslim ederiz. İşte bu koltukta Nietzsche buna “zamanın hapishanesi” diyor. Ve bizlere “zamanın hapishanesinden kaçmanın bir yolu yok muydu?” diye soruyor. Zamanla verdiğimiz savaşta “Amor fati” yani “yazgını seç, yazgını sev!” diyerek bize duvarların üzerindeki gökyüzünü bir özgürlük olarak sunuyor. Hep Breuer ve Nietzsche’den bahsettim. Fakat elbette Freud ve Salome’den de söz etmeden yazıyı bitirmeyeceğim. Psikanalizin öncü isimlerinden olan Freud verdiği tavsiyeler ve yaptığı çıkarımlar ile elbette yine kendini belli ediyor. Yine de diğer karakterler kadar önde olmadığını da söylemek isterim. Salomeye gelecek olursak söylecek çok şey var. Aslında kitabın yaratıcısı demek daha doğru olacaktır. Özgür ve etkileyici yapısı ile sanatçı ve düşünce dünyasından bir çok insanı kendine aşık eden bir kadın. Onun etkisini kelimelerle anlatan çok yazar olmuştur. Belki şaşıracaksınız ama bunlardan biri de Freud. Kitabın büyüsü kaçıp gitmesin istiyorum. Onların birbirlerine tuttukları aynanın yansıması bizler olduk bu kitapta. İnsan oldu, insana tüm duygulara, düşüncelere değdi. Ve onların ruhu sükunete kavuştuğunda ağladı Nietzsche, gözyaşlarının dilini konuşarak. Yüz yüze gelmeye cesaretimizin olduğu tüm gerçeklere ithafen.. Keyifli okumalar.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche Ağladığında
Irvin D. Yalom
Irvin D. Yalom
#102505403 #102331656 #102035042 #101714406
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202353.1k okunma
··
93 views
Fatma Gül Teze okurunun profil resmi
Çok iyi anlatmışsınız. Gerçekten bitmesini istemediğim bi kitaptı her bir sayfa yeniden heyecanlandırdı, yeniden merak uyandırdı ve kitap size de öğrettiği gibi bana da "Amor Fati!" demeyi öğretti.
Ali okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 🙃 Sanırım önemli olan yaşam boyu "Amor fati" diyebilmek 🙌🏻
1 next answer
Derya Yıldız okurunun profil resmi
Ben de geçen sene okumuş ve etkisinden uzun süre çıkamamıştım. Çok güzel anlatmışsınız bu arada.
Ali okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.Bana "Amor Fati!" demeyi öğreten bir kitap oldu :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.