Kemal Sayar, esasında sıkı bir takipçisi olmasam da dinletilerini, katıldığı programları severek takip ettiğim, anlattıklarının hayatımda zaman zaman karşılığını bulduğum bir yazar, psikiyatrist. Kitap uzun zamandır elimde olmasına rağmen, henüz okuyabildim ve böylece kendisinin ilk kez bir kitabını okumuş oldum. Açıkçası yazarın takip ettiğim programlarına istinaden, kitabı başlarda beni inkisar-ı hayale uğrattı. Kısa kısa, fakat birbirinden alakasız sayılabilecek, konu bütünlüğü pek olmayan, değindiği konunun derinine inmeden, zihnindeki fikirlere çoğunlukla yüzeysel bir şekilde yazdığı yazılardan oluşuyordu kitap. Meğer zaten farklı zamanlarda yazdığı yazıların derlemesiymiş bu kitap. Bunu öğrenince, bir de tasavvur ettiğim yazar profilinden fikrimi biraz uzak tutarak kitabı okumaya devam ettikçe fikrim değişmeye başladı. -Belki bunda devam ettikçe değişen yazı içerikleri de etkili olmuş olabilir.- Kitabın yarısına kadar okuduğumdaysa yazar hakkındaki kanaatim şu şekilde oldu: "Bu adamın zihni ne kadar da benimkine benziyor. Çok fazla düşüncesi var, bunları tam olarak aktarmak istemiyor ama kurduğu cümlelerle de o fikre bir sevkiyat yapıyor. Ayrıca konular birbiriyle alakasız görünse de eminim ki kendi zihninde onları bağlayıcı bir yol mutlaka vardır, çünkü benim yazılarım da böyle".
Zaman zaman çok sıkıldığım yazılar olsa da zaman zaman içime çok dokunan yazılar da oldu kitapta. Hatta birkaç yazısı için keşke şuna da değinseymiş diye düşünürken sayfayı çevirdiğimde yazarı o konudan bahsederken buldum. Ayrıca son zamanlarda düşündüğüm hatta üzerine yazı yazmayı düşündüğüm 'kişisel gelişim' üzerine de fikrimle eşdeğer fikirleri olduğunu gördüm. En beğendiğim, hatta okurken yüreğimin saklı ya da kasıtlı olarak gizlediğim yaralarına dokunduğunu düşündüğüm ve gözyaşlarımın akmak istedigi (madem istediler, ben de engel olmadım) bir yazı da oldu. Bu yazı "Sessizlik Sır Saklamaz" yazısıydı ki en beğendiğim yazı bu oldu.
Bazı kısımlarında kendime göre tezatlıklar da sezdim kitapta, Kemal Sayar ile görüşme şansım olsa, onunla bunları uzun uzun konuşmak isterdim.:)
Ayrıca kitap bana, uzun zamandır yokluğundan yakındığım muhabbeti bir nebze olsun hissettirdi. Eminim okuyan herkes de ne kadar tarzı bir kitap olmasa da içinde kendisine ait bir şeyler bulacaktır. Ama öyle büyük bir beklentiyle değil de size eşlik edecek bir arkadaş gibi düşünüp okumanızı tavsiye ederim.
Kitapta bir bölümde yazar "Kitaplarla hayatlarımızı bir ölçüye kadar değiştirebiliriz belki, ama onlarla kısmetimizi değiştiremeyiz. İyi kitaplar hayata dair bir derin bilinç, bir farkındalık uyandırırlar. Kötü kitaplar hayata dair kolay formüller öne sürerler. O kolay formülleri bir tehlike anında namluya sürdüğümüzde hepsi elinizde patlar." diyor kitaplar hakkında. Ben de yazarın bu bakış açısıyla bakacak olursam bu kitaba ne iyi diyebiliyorum, ne de kötü. Bu kitap sadece hislerinize zaman zaman paralellik gösterecek, hoş bir arkadaş bence. Belki ilerleyen zamanlarda, 'benim gibi hisseden biri var' ihtiyacımı karşılamak için başvuracağım bir arkadaş olabilir yazarın diğer kitapları...:)