Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
ANDAVALLI
"Yoksulluk utanç getirir. Hele bizim buralarda, sosyal yarışı kaybettiğin an, dışlanırsın. İnsanlar ahlaksızlığı bağışlayabiliyor ama acizliği asla. Çal, soy, yeter ki yoksul kalma.” diyor Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’ın yönetmeni Ahmet Uluçay. Yönetmenin muhteşem tespitine hepimiz şahitlik ederiz zannediyorum. Paraya dönüştürülemediği için halkımızın çoğunun nezdinde vicdani değerler beş para etmez. Misal; asıl manası ‘temiz’ demek olan “saf”, temizler fazlasıyla kandırıldığı için “kolaylıkla aldatılabilen, bön” manasını kazanmıştır. Tarihi galipler yazdığı gibi sözcüklere manayı da çoğunluk verir. Demek ki temizlere ‘saf’ deyip birini överken ‘kurnaz, açıkgöz, uyanık’ sıfatlarını kullanan toplumun tercihi açıktır. Sadece gücü ve parayı muteber bulan bir toplum, fertlerinin bilinçaltına şöyle mesaj verir: “ne olursan ol güçlü ol.” Araya kaynayanın işini daha hızlı hallettiğini gören bir çocuk için sıra beklemek manasızlaşır. Bu çocuk büyüdüğünde çalışarak yükselmek yerine rakibinin ayağını kaydırmanın da aynı sonuca ulaştırdığını fark edecektir. Ve böyle böyle bir toplum fikir eylem birliği içerisinde yozlaşacaktır. Aziz Nesin pek çok eseri ile bize pek çok şey hediye ettiği gibi, Zübük’le de bir tip ve kavram hediye ediyor. Taşrada olsun daha büyük yerlerde olsun dalavereci bir siyasetçiden bahsederken Zübük kavramını kullanırız.. Burada bir parantez açmak istiyorum. Aziz Nesin bizim artık kültür mirasımıza aittir. Denk geldiğimiz trajikomik bir olaya ‘Aziz Nesinlik’ hikaye deriz ve ne demek istediğimiz anlaşılır. Toplumun yaşamına böylesine sızmak bir sanatçı için büyük payedir. Şahsını farklı saiklerle sevmeyebilirsiniz. Ama bunu eserlerini okumamaya bahane etmek Evliya Çelebi’den Nasreddin Hoca’ya, Nefi’den, Şair Eşref’e mübalağa ve mizahla süslü bir mirasa saygısızlık manasına gelir. Kültür mirası kültür mirasıdır. Sağcısı solcusu ateisti dindarı olmaz. Zübük de bu mirasa dahil artık. Yalancı, dolandırıcı, hırsız, arsız, siyaset için yapmayacağı aşağılık olmayan adam demeyiz de Zübük deriz, ne demek istediğimiz, kime demek istediğimiz hemencecik anlaşılır. Fakat kitaplarındaki taşlamalara cümle halkı dahil eden Aziz Nesin, burada da kabahati sadece siyasetçilere atmaz. Kitapta sanki biraz da kendi gibi konuşturduğu öğretmenin ağzından şöyle dedirtir: “Kendi içimizdeki zübüklükleri biriktirip, birleştirip zorlaya zorlaya zübük yaratıyoruz. Gerçekte zübük biziz, benim, sensin… Karşımıza bir zübük çıkıyorsa, onun zübüklüğünde bizim de bir parçamız var.” Tabi bu işte parçamızın olması nahoş bir realite. Ama bunları birinin bizim yüzümüze söylemesi lazımdı. Teşekkürler Aziz Nesin. Bir baba bir aileye, bir muhtar bir köye zarar verebilir ancak bu yüzden göze çok batmayabilir. Ama hepimizin desteklediği daha büyük yerlere gelebilmiş bir zübük(Allahım sen koru) hepimizin hayatını mahvedebilir. Kitabı okurken yazar sanki bir kasaba distopyası anlatır gibidir. Ama bu kadarı da olmaz dediğimiz her şeyin azıcık düşündüğümüzde olabileceğini/olduğunu görürüz. Aslında korkunç bir distopyada yaşanması gerekenler hayatın gerçekleri haline gelmiştir. Ya da başka tabirle Allah bizim belamızı vermiş de haberimiz yoktur. Bir distopyadan kesitler sunalım. Vergisini düzenli ödeyen vatandaşa bir taltifte bulunulmaz ama vergisini ödemeyene vergi affı gelir, daha da ötesi vergisini veren işini göremez rüşvetini veren her işini görmektedir, işini iyi yapan memura, işini iyi yapmayanların da işleri yükletilir, zaten tok olanların hala tıkındığı yerde asıl doyurulması gerekenler aç kalmaya devam etmektedir, gençler tüm donanımlarına rağmen bir yerde tanıdıkları olmadıkları için pes etmektedir, hatta hakkın hukukun gözeticisi olacak, torpile, kayırmaya karşı duracak olan hakimler bile bu mesleğe aday oldukları dönemde siyasilerden fellik fellik torpil aramaktadır, fakir çalamadığı için fakir kalır, zengin de çalabilme yeteneğine borçludur varlığını, doğruyu söyleyenin ikameti zorunlu beyin göçüne tabidir, ağzı en iyi laf yapan yalancı başkentte mukimdir, tüm bunlara karşı halkı uyarmak isteyen ya mapusta ya sürgündedir, velhasıl bir acayip düzendir ki “burada hiçbir iyilik cezasız kalmaz” sözü dillere pelesenk olmuştur… Keşke Aziz Nesin toplumcu mizah yazarı olarak değil de distopya yazarı olarak anılsaydı bugün. “Andavallı” kelimesini duymuşsunuzdur. Halk arasında aptal, budala manalarında kullanılır. Reşat Nuri, Anadolu Notları’nda Andavallı’nın manası ile ilgili bir rivayetten bahseder. Andaval, Kayseri-Niğde dolaylarında bir kasabanın ismi. Bu güzergahtaki yol gecelerinden biri Andaval’da geçirilirmiş. Andaval ahalisi misafirpervermiş; kasabalarına uğrayan yolcuları iyi karşılarlar ve onlara ikramda bulunurlarmış. Bir takım insanlar, bu vaziyetten istifade etmeyi düşünmüşler. Buraya uğradıkça gah hasta olduk gah hava kötü bahanesiyle günlerce kendilerini ağırlatmaya başlamışlar. Derken bu hileyi çevre illerin ahalileri de öğrenmiş. Zavallı Andavallılar için durum gittikçe zorlaşmaya başlamış. Nihayetinde de adamcağızlar gelen gidenle baş edemeyince Andaval’ı terk edip civar dağ köylerine taşınmışlar. Eski asil ve mamur Andaval da o gün bugün kuş uçmaz kervan geçmez bir viraneye dönüşmüş. Köy harap olmuş ama Andaval ahalisinin çilesi bitmemiş. Sırf iyiliksever ve yumuşak yüzlü olmanın cezasını arkalarından “Andavallı” denilip alay edilmekle çekmeye devam etmişler. Rivayet doğru mudur bilinmez ama kimse de çıkıp buna yalandır diyemez. İşte iyiliğin kökünü böyle kurutan bir de ondan alay edilecek bir sıfat olarak bahseden bir toplumun bizatihi kendisi Zübük’tür, onun layığı da Zübük olmaya devam edecektir.
Zübük
ZübükAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 20126,3bin okunma
··
644 görüntüleme
kitap editörüyüm okurunun profil resmi
"Yoksulluk utanç getirir. Hele bizim buralarda, sosyal yarışı kaybettiğin an, dışlanırsın. İnsanlar ahlaksızlığı bağışlayabiliyor ama acizliği asla. Çal, soy, yeter ki yoksul kalma.” Paraya dönüştürülemediği için halkımızın çoğunun nezdinde vicdani değerler beş para etmez. Sadece gücü ve parayı muteber bulan bir toplum iyiliğin kökünü böyle kurutan bir de ondan alay edilecek bir sıfat olarak bahseden bir toplumun bizatihi kendisi Zübük’tür, onun layığı da Zübük olmaya devam edecektir. tebrik ve teşekkür ederim. kitabın mesajını anlaşılır bir şekilde uzatmadan bizlere aktarıp istifade ettirdiğiniz için.
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Okuyup değerli yorumlarınızı paylaştığınız için ben teşekkür ediyorum.
1 sonraki yanıtı göster
Sarya okurunun profil resmi
Liyakatsizliğin kol gezdiği, bir çok anlamda yozlaşmış bir ülkedeyiz düşünme özgürlüğün var ama ifade etmen noktasında işte burada durup düşünmen gerekiyor. İfade etsen seninle aynı düşünceye sahip insanların bile eleştirileri, yaftaları karşısında elin kolun bağlı kalıyor.. Susuyorsun el mahkum. Sizin de incelemenizde belirttiğiniz gibi aslında zorunda kalıyor bazen sürgün bazen göç.. Sözü uzatmadan çok teşekkür ederim kendi adıma güzel bir bakış açısı ve inceleme olmuş :)
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Değerli yorumunuz ve beğeniniz için çok teşekkür ediyorum. Yorumunuza cevaben bir şeyler eklemek isterdim ama susuyorum el mahkum:)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Çetin Bey, emeğinize sağlık. Özellikle ilk paragrafınızı çok beğendim; ama şunu da eklemek istiyorum: Yazdığınız her paragraf kendi içerisinde "sebep" ve "sonuç" içeriyordu. Bu tarzınıza da ayrıca bayıldım. Teşekkürler.
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Nitelikli bir okurun beğenisiyle sevindiğimi ve onore olduğumu belirteyim öncelikle. Çok teşekkür ediyorum Semih bey.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.