Gönderi

101 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Gogol’u okumak için çook geç kalmış biri olarak sizleri selamlıyorum. Bir Delinin Hatıra Defteri’nin tiyatrosuna gideli neredeyse 2-3 yıl oldu ve ben nedense bir türlü okuyamadım Gogol’u. Bu uzun süreçte de ne beklemem gerektiğini hiç düşünmemiştim. Ama karşılaşacağım yazarın böyle olacağını hiç beklemiyordum doğrusu. Üslubu o kadar hoşuma gitti ki, sanki birisi bana tanıdığı birinin hayatını, ya da duyduğu bir dedikoduyu anlatır gibi. Aralara kendi düşüncelerini alay ederek katması da çok hoşuma gitti. Tanrısal bakış açısını öznelleştirerek çok güzel kullanmış. Kitabı okurken her ne kadar üzülmek istesen de bir anda seni absürtlüğüyle güldürüyor ve üzülmene izin vermiyor resmen. Ama böyle yazdığımda sığ bir yazım şekli olduğunu düşünmeyin. Üzerinde düşündükçe o kadar katmanlara ayrılıyor. O kadar derinleşiyor. Ciddi konuları böyle hafif ve komikçe anlatması da bir yerde insanı daha çok yaralıyor. Bu yazıyı yazarken fark ettim, ne kadar çok şey hissettirmiş bana. Şimdi de biraz kitaptan bahsedelim. 3 hikayeden oluşan bu kitapta Bir Delinin Hatıra Defteri, Palto ve Burun öyküleri mevcut. Her hikayede farklı konular işlense bile genelinde ortak olan bir konu, bir düşünce var. Gogol tüm karakterlerini memur olarak seçmiş. Ve hepsinde kendi mesleğini delicesine savunan, eleştiri kabul etmeyen güçlü bir alınganlık var. Çünkü dönemdeki hiyerarşik baskı çok güçlü. Gogol o dönemin Rusya’sındaki mesleksel hiyerarşiyi trajikomik bir biçimde anlatmış. Hepsinden bahsetmeyi isterdim ama yazım çok uzun olacak yoksa. O yüzden sadece birinden bahsedeceğim. Bir Delinin Hatıra Defteri bir günlük gibi yazılmış.(bunun bile bir anlamı var, yazının devamında söyleyeceğim.) 7. dereceden Poprişçin adında bir memurun bulunduğu rütbeden memnun olmaması ana konu diyebiliriz. Zaten bulunduğu yapısal sınıf, genel olarak bir üst sınıfa atlama arzusu ile dolu. Bu nedenle kendini sürekli kendinden aşağı ve yukarı olan sınıflarla karşılaştırma ihtiyacı duyuyor. Yazı yazmak da(hele güzel, hatasız yazmak) üst sınıfa özgü bir şey. Bu yüzden karakterimiz günlük tuttuğu için gururlu biri. Ama bir gün müdürünün aşık olduğu kızının köpeğinin konuştuğunu hatta diğer köpeklerle mektuplaştığını gördüğünde dünyası parçalanmaya başlıyor. Mektuplarda kızın başkasıyla, daha üst rütbeden biriyle evleneceğini öğrendiğinde durumlar daha da vahimleşiyor. Bir nevi bu durum karakterindeki parçalanmayı, ayrışmayı tetikliyor. Karakterimiz şizofreniye doğru gidiyor diyebiliriz.(hangi köpek konuşur ki?)(Tam şu anda okulda da psikiyatri komitesinde olmam sanki büyük bir tesadüftü. Okulda öğrendiklerimi edebiyat ile pekiştirmek çok hoşuma gitti.) O sıralarda gazetede İspanya Kralı’nın kaybolduğuyla ilgili bir haber okuyor. Ve bir anda her şey kafasına dank ediyor. Evet, o kayıp İspanya Kralı... Sonuçta köpeklerin bile yazı yazabildiği bir dünyada neden o da soylu biri olamasın? Çünkü üst sınıftan olmayı ve o kişiler tarafından saygı görmeyi vs. öyle çok istiyor ki, zihni bir kaçış yolu arıyor. Ve kendini İspanya Kralı olduğuna inandırıyor. Buradaki yazılarda tarihlerin de iyice karıştığını görüyoruz. 3100 yılı vs. ya da 83 Ekimart gibi... Sonunda da maalesef akıl hastanesine düşüyor. Sonu beni üzdü ama Gogol son cümlesiyle yine üzülmene izin vermeyip seni güldürüyor. Palto zaten başlı başına harika. Burun ise... burun işte. İsmi kadar absürt. Ben beklediğimden çok daha fazla şey alarak mutlulukla bitirdim kitabı. (Kitaplar hakkında makaleler okumak çok faydalı oluyor bence. Çünkü kitaplarda kaçırılamayacak kadar değerli öyle çok detay ve derinlik var ki. Size de öneriyorum.)
Bir Delinin Hatıra Defteri
Bir Delinin Hatıra DefteriNikolay Gogol · Varlık Yayınları · 201956,1bin okunma
··
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.