Gönderi

432 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Önce kitabı doğru kategorize etmek gerekiyor bence. Polisiye mi aşk mı? Polisiye boyutu kendi içerisinde çelişkilerle dolu, katil tabiki yakalanıyor ve tüm gerçekler ortaya çıkıyor ama biraz yavan. Kurgu başarılı değil. İsimlerin Türkçe olması dışında sanki Amerikan bir polisiye okuyor hissine kapıldım. Gerçi bu kitapta polisler donut yemiyor ya da takipteyken arabada hamburger tüketmiyor ama bir -mış gibi havası var, fazlasıyla yavan. Kitap böyle mi okunur? Bunu bilmiyorum. Okunmaz belki ama yerli ya da yabancı bir çok polisiye kitap okudum. Beğendiklerim kendi içinde özgün olanlardı bu ise dünyaca ünlü bir tablonun röprodüksiyonu gibiydi. Özellikle olayın çok yavaş çözülmesi ki aslinda süreyi kastetmiyorum arka arkaya başarısız tahminler, bir şeylerin etrafında aynı tonda dolanmalar tabi yazar 'vay canına!' dedirtmek için çok uğraşmış ama bir yerden sonra gerçekten okumak yorucu oluyor. Bu kitap iyi bir polisiye değil. Yine bu öznel bir ifade, mutlaka bu olayların etkileyeceği kimseler vardır. Ben etkilenmedim. Defalarca kitabı kaldığım sayfada bırakmayı düşündüm. Peki bir aşk kitabı mı? Aşkın kişiden kişiye değişen tanımı vardır ama bir de genel bilinen bir tanımı vardır. Aşk özlem, hasret, kavuşma arzusudur. Bunlar yoksa orda aşk olmaz, bağlılık sevgi olur belki ama aşk bir tutkudur. Kahramanlarımız hasret olmadan, kaçıp kovalama olmadan hızlıca aşık oluyorlar. Üstelik Zeynep yatağında hiç tanımadığı bir kadının cesediyle karşılaştıktan sonra. Tamam çocukken ölümle karşılaşmış ama bir insan ne kadar soğuk kanlı olabilir ki? Diğer yandan da savcı soruşturma yürütüyor gazeteci kız ise gazetesi için bir yazı yazma derdinde, tabi bir güvensizlik var ama bunun yanında enteresan bir samimiyet. Az önce dediğim gibi, tutku olmadan, hasret olmadan, hızlı bir kavuşma ama güvensizlik devam ediyor. Sonra bir bakıyorum polisiye olayların arasında olması gereken aşk kurgusu kitabın bütünü haline geliyor. Bir yerde olayın çözülmesi mi yoksa Güçer ve Zeynep arasındaki psikolojik çatışmaların içerisindeki aşk mı önemli hale geliyor, birbirine karışıyor. Genel olarak dili fazla akıcı olmasa da yine akıcı sayabileceğim, polisiye adına çok fazla beklentinin olmaması gereken, aşk sarmalında gereksiz uzun hikayeler, diyologlar, paragraflar içeren bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ayrıca 'daha iyi günlerim de oldu' gibi ithal ifadeler de bolca kullanılmış. Bir de 'dakikanın çeyreği' , 'dakikanın yarısı' o kadar çok tekrarlıyor ki... Sahi aşk için günübirlik Paris, limuzin mutlaka olması gerekenler mi?
Hedef Sensin
Hedef SensinMeral Kır · Olimpos Yayınları · 2019338 okunma
··
122 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.