Gönderi

Şair Nesimi'nin, önemli bir hakikati dile getirdiği bir dizesi vardır: “Rızkımı veren Hüda’dır, kula minnet eylemem.” Millet bu dizeyi almış, arkasında yatan hakikatı sorgulamadan, kavramadan birbirlerine atar-gider yapmak için kullanır olmuş. Son zamanlarda herkesin dilinde. Ne hoş, ne hoş! Kardeşim o eserde sadece bu dize yok, mesela; "Sırat-ı Müstakim üzere gözetirim rahimi" dizesi var, mesela; "Yarın şefaatçim Ahmed-i Muhtar iken" dizesi var. Ve bunlar çok derin, çok iddialı, çok tefekkür gerektiren sözler. Nesimi söyleyebilir ama sen altından kalkmayacağın sözleri söyleme. Dilin kemiği yok, yarın başına gelir ve böylece imtihanın olur. Okumaya, ezberlemeye hiç kimse karışmıyor. Ben de seviyorum, çok güzel dizeler. Zaman zaman paylaştığım da oluyor ama laf sokmak, büyüklük taslamak, rest çekmek için değil elbette. Yorumumu katmadan, güzel, sevdiğim beyitler olduğu için paylaşıyorum. Ama gel gelelim rızkını Huda'nın verdiğini biliyorsan da o minvalde yaşayacaksın. Kulluk borcunu elden geldiğince ödemeye çalışacaksın. Harama-helale dikkat edeceksin. Vesilelere sarılacaksın. Ona buna kulluk edip sanalda bunu paylaşmak iki yüzlülükten ibarettir. Adam arayıp, araya torpil koymaya çalışıp bu dizeleri paylaşamazsın. İşten atılmamak uğruna yapmadığın fırıldaklık kalmamış, esnaflığın insanları kazıklamak üstüne kurulu, beş kuruş için dönme dolap olmuşsun ama Allah'la da "rızık konusunda" aran o kadar iyi ki kimseye minnet eylemiyorsun, yersen! Sürekli dua etmek, düzelme uğrunda çaba göstermek, hakkı hakikatı bilmek ama büyük konuşmamak evladır. Daha çok farklı söylenecek sözler vardır ama lüzumu yoktur. Anlayana bu bile kafi gelir.
··
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.