Gönderi

192 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 17 days
Nietzche Bu İşe Ne Derdi?
“Kimi kitapların belli bir okuma zamanı vardır, o eseri anlaman için öncesinde gelişmiş sabra, temel bilgiye ve ilgiye ihtiyacın olur” denirdi. Özellikle klasikleri ve düşünce kitaplarını okurken gerçekten hak verdiğim bir görüş oldu bu. Aksi halde ya sıkılıyorsun ya da kitabı bitirmiş olmak için anlamadan bitiriyorsun. Biraz uzun bir içerik oldu. Ama içime sindi. Bu kitap hakkında inceleme paylaşmak isteyen çok az kişi olduğunu farkettim ve kalemim döndüğünce düşüncelerimi paylaşmak istedim. Bu kitabı 2020 yılının Mart ayında edinmiştim ve iki kez elime alıp bırakmıştım. İlgim vardı ancak temel bilgi kısmında dipteydim. Düşünürlerin bir kısmını tanımıyor, savundukları akımları bilmiyor ve söylemek istediklerinin bazılarını anlamıyordum. Bu durum biraz gurur meselesine dönünce; kitabı 3. Kez elime alıncaya dek birkaç dergi, belgesel ve anlatımı daha basit olan felsefe/düşünce kitapları okudum. Öncelikle belirtmek isterim ki; yukarıda yazdıklarımdan dolayı kitabın dili anlaşılması zor, içeriği ağır gibi bir algı oluşmasın. Kitabın ismi ‘Nietzche bu işe ne derdi?’ olsa da içerisinde birçok filozofun düşüncesi yer alıyor. Popüler olduğu için pazarlama nedeniyle kitap ismi olarak Nietzche isminin ön plana çıkarıldığını düşünüyorum. Eser, 5 ana bölümden oluşuyor. Herbir bölüm kendi çatısı altında gündelik birçok soruyu yorumluyor. (Spoiler) Mesela; Hayat Tarzı bölümünden bir soru: Ölümden korkuyorum. Bu normal mi? Temel felsefi meselenin “doğuştan getirdiğimiz ölüm korkusunun üstesinden gelmenin mümkün olup olmadığı, ölümlülüğümüzü anlamlandırıp anlamlandıramayacağımız”olduğu. Sonra açıklıyor yazarımız Marcus. Önce kendi düşüncelerinden bir giriş yapıyor, ölümün doğmak kadar gerçek olduğunu, yüzyıllardır insanlığın cevap aradığı bir soru olduğunu ve herbir cevabın bir düşünce/inanış ürünü olduğunu belirtiyor. Çünkü ölümü tatmış ardından neler olduğunu dönüp gelip bizlere anlatan kimse yok. İnsanlar belirsizliğin yarattığı korkuya teslim olurken bazı düşünürler korkuyu ortadan kaldırmak ve rahatlamak için (bence kendilerinin de bu bilinmezlik hakkında endişeleri vardı) çeşitli fikirleri savundular. - Budha; ebedi bir ölüm ve doğum döngüsüne inanıyordu. Bu yaşamlardan birinde doğru işler yapan iyi biriyseniz hidayete ereceğinizi (Nirvana denilen yokluk durumu), ama Budizm’e uygun olmayan davranışlar karşısında birçok kez bu döngünün içinde gidip geleceğinizi söylüyor. Yani bir kez hata yaparsan onu düzeltmek için tekrar şansının olacağı (reenkarnasyon) yorumunu yapabiliriz. - Sokrates’in tavsiye niteliğindeki görüşü; bir öte dünya var mı yok mu bilmediğini ama ölümün kesin olduğunu ve kendisinin bundan korkmadığı söyleyerek bir tavsiye veriyor. Söylenenlere inanıyorsanız, Erdemli biri olmuşsunuz daha iyi bir yere gidersiniz ve sonsuza dek rahat içinde yaşarsınız ama öteki bi dünya yoksa eğer, iyi bir hayat sürmüş ve uzun bir dinlenmeyi hak etmişsinizdir der. - Platon ise ustasının mesajını pek benimseyememiş, ölüm üzerine oldukça fazla düşünmüştür. Ona göre ölüm ciddi şekilde endişe duyulması gereken bir konu çünkü bir bilinmezlik hakim. - Zhuangzi; ‘ölümün korkulacak bir şey olduğunu nereden biliyorsun?’ der. Ölümün sadece bir madde değişimi olduğunu iddia eder. - Epikuros’a gelince; o meşhur sözünü söyler. Ölüm sizin başınıza gelen bir şey değildir. Sizin ölümünüz yakınlarınızın başına gelen bir durumdur. Çünkü ölüm geldiğinde siz orada olmayacaksınız. Ölüm varsa ben yokum; ben varsam ölüm yok. - A. Schopenhauer’a göre; yaşam uzun ve anlamsız acılar silsilesi. Bunun alternatifi olması iyi bir şey der. - A. Camus ise faniliğe bir anlam yükleme çabasının yersiz olduğunu söyler. Doğar, yaşar ve ölürüz. O kadar anlamsızdır. İşte bu yüzden kişi her şeyi bizzat kendi sonlandırmayı da düşünebilmelidir der ve suyu ısıtır. Bir örnekten sonra toparlama yaparsak; ben ayrıntıcı olduğum öncesinde bir iki kaynak okudum, içim rahat etti ve bu kitaba başladım. Anlaşılması zor bir kitap değil. Dili basit. Renkli içerikli, bol resimli ve karikatürlü. Felsefe akımlarını öğreten kitaplar gibi değil. Evlere kapandığımız, sohbetlerin değerinin arttığı şu günlerde bizlere eşlik edecek, güzel güzel üzerine sohbet edebileceğiniz konular sunuyor. “Düşünmek zordur, oldukça zor. İşte bu yüzden çoğu insan sürüyü takip eder.” Demiş Gustav Jung. Sürüden ayrılıp kendi yolumuzda korkmadan yürüdüğümüz düşüncelerimiz olsun. İyi okumalar..
Nietzsche Bu İşe Ne Derdi?
Nietzsche Bu İşe Ne Derdi? · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018250 okunma
··
314 views
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Bu aralar Sosyoloji, Antropoloji ve Felsefe ekseninde ilerlediğim için, sizin incelemeniz ve inceleme ile birlikte eser de dikkatimi çekti. İçerik olarak birçok yazardan vecizler içeriyor gibi geldi bana ve genel anlamda rahatlıkla okunur görünmekte. Benim şu an için okuduklarım ise, spesifik olarak belli konular üzerinden, örneklemeler ve ara öneriler (kitap ve yazar) üzerinden ilerliyor. Yer yer zorlansam da, çift dikiş mantığı ile tekrarında netleşiyor kavramlar ve anlatılmak istenilen. İncelemeniz ve kitap öneriz için teşekkür ederim Ceyda Hanım. Serzenişiniz ise kesinlikle boşa değil ve çok haklısınız. Size katılıyorum bu konuda... Saygılar.
CeydanınCezvesi okurunun profil resmi
Bazı üyelere dair şikayetimdir! Bu sitede paylaşım yaptığım ilk günden bu yana dikkatimi çeken bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir alıntı veya inceleme yazıyorum. Daha paylaşıldığı saniye beğeni geliyor. Alıntı kısaysa diyorum ki hızlıca okunmuştur, tamam. Ama upuzun yazdığım paylaşımımı o kadar kısa zamanda okunmasının imkanı yok. Neden okumadığı şeyi beğenir ki insan? Benim beğeni sayım çok olsun şeklinde bir amacım yok. Amacım okumalarımdaki etkinli arttırmak ve meraklısı için naçizane görüşlerimi paylaşmak. Anladım ki her sosyal medyada olduğu gibi ne yazık ki burada da ‘goygoyculuk’ yapanlar var. Çok üzücü!
Sıfır Virgül Beş okurunun profil resmi
Epikuros ne güzel yorumlamış ölümü 👏👏 kaleminize sağlık
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.